17 Mayıs Cuma, 2024

Felsefe Yazıları

Benzer Yazılar

Ted Peters’ın Tanrı Modelleri ve Eskatolojik Panenteizm Yaklaşımının Teolojik ve Felsefi Analizi

EDİTÖR:
Meliha Çakır

İlahi olanı modellemenin kavramsal olarak en tatmin edici yolu nedir? Ted Peters makalesine bu soruyla başlar. Ted Peters böyle bir soru sorarak, ilahi olanı kavramanın birçok yolunun mevcut olduğunu ve ayrıca bazılarının diğerlerinden daha iyi olduğunu varsaydığını söyler. Makalenin devamında Tanrı tasavvuru ile ilgili dokuz kavramsal modeli -ateizm, agnostisizm, deizm, teizm veya monoteizm, panteizm, politeizm, henoteizm ve panenteizm- açıklayacağını ve aralarından en kabul görülebilecek model olarak gördüğü model olan eskatolojik panenteizmi ele alacağını ifade eder. (Peters, 2013: 43)

Ted Peters’in ilahi olanın her modeline yönelttiği soru şudur: Bu model, temel dini sembollerde dile getirilen temel insan deneyiminin kapsamlı bir muhasebesini mi yoksa daha verimli bir aydınlanmayı mı sunuyor? Ted Peters dört temel bileşenden söz eder:

  1. Uygulanabilirlik: Bu model çağdaş insan deneyimine uygulanabilir mi?
  2. Kapsamlılık: Bu model, prensipte, gerçekliğin en geniş kapsamını kapsayabilir ve onu ilahi olana yönlendirebilir mi?
  3. Mantık: Bu model temel ilkeleri veya mantığı karşılıyor mu? Kendi kendisiyle çelişmekten ve yanıltıcı akıl yürütmeden kaçınıyor mu?
  4. Tutarlılık: Bu modelin çeşitli parçaları, birbirlerini ima edecek şekilde birbirine uyuyor mu?(Peters, 2013:45)

Ted Peters, açıklayıcı olarak yeterli bir Tanrı kavramı veya zihinsel model inşa etmenin bir ev inşa etmeye benzediğini söyler. İnşaat malzemelerine ihtiyacımızın olduğunu dile getirir. Bunları makul bir şekilde bir araya getirmenin gerekliliği üstünde durur. Evi bir kez diktikten sonra geri adım atıp ona bakmamız ve onu farklı bir renge mi boyayacağız yoksa bir ekleme mi yapacağımıza karar vermemiz gerektiğini söyler. Peki inşaat malzemeleri nelerdir? Ted Peters’a göre ilk olarak, temel hem İncil sembolleriyle hem de belki Hıristiyan geleneğinden gelen anlayışlarla atılır. İkincisi, kavramsal evimizin aşkınlık gizemine açık birçok pencereye ihtiyacı vardır, Tanrı gizemlidir. Tanrı vahiy ile karşı karşıya kaldığında bile, bizler anlaşılmaz bir gizemle baş başa kalırız. Fakat bu inşa sürecini etkilememelidir. (Peters, 2013: 46)

Musa ve Yanan Çalı

Ted Peters Kutsal Yazıların çeşitli pasajları önem açısından sıralamanın buradaki güçlüğünden bahseder fakat Sina Dağı’nın eteğindeki yanan çalının gizemiyle karşı karşıya kalan Musa’nın başına gelenleri hatırlatarak Tanrı hakkında düşünmeye başlamanın gerekliliğini savunur. Bu bir aydınlanma anı; ve bize hem birincil sembolik söylem hem de aşkın gizeme açık bir pencere sağlar. Bu hesapta Musa, ateşin yakmadığı yanan bir çalı görür. O şaşkındır. Çalıdan bir ses gelir. Ses, Musa’yı köleleştirilmiş İbrani halkını Mısır’dan özgürlüğe götürecek bir peygamber olarak görevlendirir. Bu, Musa’nın çağrı vizyonudur, mesleğini aldığı an. ‘Meslek’ kelimemiz Musa’nın çağrısı, Tanrı ile İsrail halkı arasındaki Sina Sözleşmesine aracılık etmektir. (Peters, 2013: 46-47)

Musa, Mısır’a dönmeyi ve İbrani halkına önderlik etmeyi içeren çağrısını kabul etmeyi düşünür. Ancak Ted Peters Musa’nın, büyük resmi hemen tam olarak anlamadığını söyler. Bu yüzden çalılıktaki garip sesi sorgular, “Beni kimin gönderdiğini sorarlarsa ne cevap veririm? Adın ne? Bu, Mukaddes Kitabın çoğu çağdaş okuyucusunun ilk başta fark ettiğinden çok daha dramatik olan bir andır. İşte neden. Ted Peters antik dünyada insanlar kelimelerin gücüne bugün bizim inandığımızdan çok daha fazla inandıklarını dile getirir. O dönemde sözler ve gerçekler birbirine aittir. Bir şeyin adını bilmek, onun gücüne sahip olmaktır. Bu nedenle cadıların ve büyücülerin güce sahip olduğu düşünülüyordur; lanetler telaffuz edebilirler ve bu lanetlerin yıkıcı sonuçları olur. Musa’nın döneminde, bir ayin sırasında bir Tanrı’nın adını telaffuz etmek, Tanrı üzerinde güç kazanmaktı. Gelelim Çalı’daki sese: Çalı’daki ses nasıl bir cevap verdi? Cevap; ʽehyeh aşer ʽehyeh/ben ben olanım (Exodus 3:14). İbranice’de olmak fiili YHVH, yani Yehova, Yahveh ya da Tanrı’nın ismi için kullanılır. Ses gizemli ve anlaşılması zor kalacaktır.(Peters, 2013: 47)

Tanrı ve İsimsizliği

Yazar; günümüz teologlarının, Tanrı’dan zıt terimlerle, aşkın, ulaşılamayan veya kavrayışın ötesinde anlam ve artı içkin, yani Tanrı’nın bizim alanımızda veya varlıklar olarak âlemimizde mevcut olduğu şeklinde bahsetmeyi sevdiğinden bahseder. Musa kıssasının sonucunu Ted Peters, İsrail’in Tanrısı’na isimlerden çok unvanlarla atıfta bulunulduğu olarak ifade eder. Yazar, Hristiyan gelenekte Tanrı’ya Rab, Baba şeklinde atıflarda bulunulduğunu dile getirir. İngilizce “God” kelimesinin de Tanrı’nın ismi olmadığını, Yunanca theos’tan geldiğini ve Pantheon’daki tanrılara referans olduğunu ifade eder. İbrani gelenekte olduğu gibi Hristiyan gelenekte de Tanrı isimsizdir. Bunun sebebini yazar, isim yerine unvanların kullanılması insanı aşan fakat Ahit’e çağıran Tanrının gücünü ve gizemini anlamak olarak ifade eder. (Peters, 2013: 48)

İsa ile dramatik bir şey daha olur. Tüm isimlerin ötesindeki gizemli Tanrı, zaman ve mekâna girer ve yarattığı varlıklala birlikte ikamet eder. “İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar.” İmmanuel, Tanrı bizimle demektir” (Matta 1:23). İlahiyatçılar buna, Tanrı’nın İsa’nın kişiliğinde beden aldığı anlamına gelen enkarnasyon derler. Ted Peters, Yeni Ahit’in “Tanrı” kelimesini kafa karıştırıcı bir şekilde kullandığını ifade eder. Bir yandan, ‘Tanrı’, bazen Baba Tanrı olarak bahsedilen Trinity’nin ilk kişisine atıfta bulunma vardır. İsa’nın ve Baba Tanrı’nın farklı iradeleri olduğu için ikisine de ayrı şekillerde dua edilebilir: “Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Baba” dedi, “Mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun” (Matta 26:39). Ted Peters bir belirsizlikle yaşamaya devam ettiğimizi söyler. Teolojik olarak düşünürken önemli olan şey, İsrail’in gizemli Tanrısının sıradan insan yaşamının sınırlı ve kişisel koşullarında mevcut hale gelmesidir. İsrail’in Yahvehsi İsa’nın şahsında ifşa ediliyor olsa da, gizem neredeyse azalmamakta aksine artmaktadır. Ted Peters, her sağlıklı Tanrı kavramının içine, öte ve mahrem, yüce ve dünyevi, aşkın ve içkin arasındaki bir gerilim yerleştirilmesi gerektiğini vurgular.(Peters, 2013: 49)

Ted Peters sırasıyla dokuz Tanrı modelini açıklar:

Ateizm

Teizmin önüne “a” harfi eklenerek elde edilen ateizm “tanrı yok” anlamına gelen bir ifadedir. Kadim dünyadan beri var ola gelen ateistler Kutsal kitapta şu şekilde bahsedilir: “Akılsız içinden, ‹‹Tanrı yok!›› der. İnsanlar bozuldu, iğrençlik aldı yürüdü, İyilik eden yok.” (Psalm 14:1)

Yazar, Post-Aydınlanma döneminde ateizmin tabiatçılık ve sekülerizm ile özdeşleştiğini ifade eder. Marksist ve Maoistlerin bu tür ateizmin örnekleri olduğundan söz eder. Bilimin kendisi ateist bir doğaya sahip değildir fakat tabiatçılık ve sekülerizm yazara göre öyledir. Temel inanç, fiziksel doğanın tek gerçeklik olduğu ve doğanın kendini açıklayıcı olduğudur. Bilim sayılan tek bilgi bilimden gelir ve bilim, dünyayı yaratan ya da dünyada eylemde bulunan Tanrı’ya kavramsal bir yer açmaz.  Bir ateist açısından, dindar insanların inandıkları şey yanlış bilgi ya da eski moda batıl inançlardır. (Peters, 2013: 49-50) Şu an çok etkin olan ateizmin en saldırgan biçimi, Oxford’un evrim konusunda ısrar eden kişisi (godfly) Richard Dawkins tarafından sağlanmaktadır. Dawkins, Yahweh, İsa, Allah, Baal, Zeus veya Wotan gibi herhangi bir ilahi figürün varlığını inkâr etmediğini söyler. Bilakis hepsini birden inkâr eder. Bu tür tanrılara olan tüm inançlar, Dawkins’in çürütmeye çalıştığı tek bir “Tanrı Varsayımı”na sürüklenebilir. “Bir üstün insan, bir doğa üstü zekâ vardır ve bu varlık, kâinatı ve içindeki biz dahil her şeyi bilinçli olarak tasarlamış ve yaratmıştır.” Kitabında bunun aksine şunu savunacağını belirtmektedir: “herhangi bir şey tasarlamaya yeter karmaşıklıktaki bir yaratıcı zekâ, yalnızca kademeli evrimin uzun bir sürecinin son ürünü olarak ortaya çıkabilir.”(Dawkins, 2009)

Bir Hıristiyan, Dawkins ile fikir birliğine varıp böyle bir varlığın var olmadığını kabul edebilir mi ya da eldeki bu inkâr ile, kişi İsa Mesih’in Tanrısını onaylamaya devam edebilir mi? Ted Peters bu soruyu sorduktan sonra olamayacağının cevabını verir.  İnsanüstü varlıklarla, hatta varlığın kendisi ile bir gerçeklik resmi benimsemeden de bir Tanrı modeli inşa edilebilir. Ateizm, Hıristiyan teolojisi için yeterli bir model sağlar mı? Tabii ki hayır. Tanrı’nın gerçekliğinin inkarını, ilahi bir yaratıcıya ve kurtarıcıya inanan Hıristiyan yanıtıyla bağdaştırmak imkansızdır. Ateist inkarıyla ilgili bir başka sorun da dini söylemin iki düzeyini tanıyamamasıdır. Sembolik söylemin birincil düzeyi, Tanrı’nın kelimenin tam anlamıyla bir Baba olduğunu kesinlikle reddederken, Baba olarak Tanrı gibi bir insanüstü varlığın imgelerini de kullanır. Dinsel söylemin ikinci düzeyindeki herhangi bir kavramsal model -teolojik model inşası düzeyi- ilk inançta söylenenleri yorumlamalıdır. Kavramsal model, Tanrı’nın duaları duyduğunu anlamanın bir yolunu sağlamalıdır. O, “kendi-varlık” veya “önceki” olanı getirmek gibi bir dil kullansa bile, Tanrının duaları işittiğini haklı olarak inkâr edemez. Hıristiyan teologlar, duaları işiten kulakları olan göksel bir babaya yapılan harfi harfine bir atfı reddedebilirler; yine de bu, bu sembolik dilin işaret ettiği atfın reddi değildir. Tanrı’nın gerçekliği, süper-insan imajıyla zekâ ile tam anlamıyla örtüşmese bile, Tanrı gerçektir. (Peters, 2013: 50)

Agnostizm

Bu kelime, agnostisizm, Yunanca bilgi kelimesinin, gnosis‘in önüne özel ‘a’yı yerleştirilerek elde edilmiştir. Bir agnostik, bir tanrının var olup olmadığını bilmediğini ve ayrıca prensipte kesin olarak bilmenin imkânsız olduğunu doğrulayan kişidir. Modern dünyaya bu terimi veren Charles Darwin’in bir arkadaşı olan Thomas Huxley’dir. Bunu evrimsel bilimle ilişkilendirir. Ona göre bir bilim adamı olarak, Hıristiyanlığın Tanrısının var olup olmadığını kanıtlamak şöyle dursun, bilemeyiz.

Ted Peters, bir Hristiyan’ın agnostik olup olamayacağını sorar. Bunun cevabını vermeden önce Musa ve yanan çalı örneğini verir. Ve bu örneğe göre Tanrı gizemlidir. Fakat yazara göre, düşünceli bir Hristiyan’ın Tanrı ile ilgili şu veya bu konuda “ben agnostiğim” demesi alışılmadık bir durum değildir. Ancak, gizeme rağmen, imanlı bir insan tam olarak bilinemeyen Tanrı’ya güvenir. İnançta güven ilk olarak gelir ve ancak daha sonra anlayış veya bilgi gelişir. (Peters, 2013: 51)

Deizm

Deizm, Tanrı için Latince Deus’a dayanan İngilizce bir kelimedir.  Metodolojik olarak, deizm inancını doğaüstü vahiyden ziyade yalnızca tabii akıldan alır. Doktrinel olarak deizm, başlangıçta dünyayı yoktan yaratan tek bir Tanrı’yı ​​onaylar. Tanrı maddeyi ve enerjiyi yarattı. Tanrı, bilim adamlarının keşfedebileceği doğa yasalarını da oluşturmuştur. Dünya kurulduğunda, deizm tanrısı geri çekildi. Tanrı, tabiri caizse kalıcı tatile gitti. Artık her şeyin icabına doğa kanunları bakıyor.

Deistler, on yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda Büyük Britanya, Fransa, Almanya ve sömürge Amerika’da çok etkiliydi.  Avrupa’daki mezhep savaşları da deizme yol açmış ve deizm akıl ve Aydınlanma ile ilişkilendirilen dini bir konum haline gelmiştir. Hristiyan teologlar deist olabilir mi? Bazı Hristiyan topluluklarda deizm ve Hristiyanlığın uyum içeresinde olduğu hakkında birtakım inanışlar var. Fakat yazara göre Deistler, Hıristiyan geleneğinin çoğunda olduğu gibi, Tanrı’nın dünyayı yoktan yarattığını onaylarlar. Ve rasyonalist Hıristiyanlar rasyonalist olabilirler. Yine de deizm bir sorun ortaya çıkarır. Musa ve İsa’nın Tanrısı, içkin ve ilişki olan aktif bir Tanrı’dır. Hıristiyanların taptığı Tanrı, bize Tanrı bizimle, Emmanuel olarak gelir. Deizm, Hıristiyan anlayışında bu vurguya karşı anlayışlı değildir. (Peters, 2013: 51-52)

Panteizm

Panteizm, Yunanca Tanrı inancı anlamına gelen teizm kelimesinin önüne “hepsi” anlamına gelen “pan” eki yerleştirilerek elde edilir. Panteizm, her şeyin ilahi/kutsal olduğu inancıdır. Tanrı’nın varlığı ve dünyanın varlığı eş-mekânsal ve eş-zamanlıdır. Panteistler, çoğulluk ve birlik arasında ayrım yapar. Günlük deneyimlerimiz, dünyanın çok çeşitli şeylerden oluşan çoğul olduğunu gösteriyor. Her şeyde gözüken bu çokluk bir illüzyon olup her şey hakiki teklikte birleşir. Yaratılan dünya, ilahi hakikatin temelindeki varlığın bir tecellisidir. Biz yaratıklar ve tüm canlılar aslında tanrısalız. Biz Tanrı’nın bir parçasıyız. (Peters, 2013: 52)

Hindistan’daki Hindular, Sanskritçe’de Hakikatin tekliği veya birliğine Brahman; ve çokluk yanılsamasına da maya derler. Hindular Tanrılardan, bahsettiklerinde, sonlu ve sınırlı insan zihinlerimiz için Brahman’ı temsil eden Shiva veya Vishnu gibi ara varlıklardan bahseder. Brahman, tabiri caizse, tanrıların ötesine uzanan bir gerçektir.  Batı dünyasında panteizm yükselişe geçmiştir. Yeni Çağ Maneviyatı, (New Age Spirituality) panteizmi bünyesine katmıştır. Yeni Çağ her şeyin kutsallığını panteizm ile birlikte vurgular. (Peters, 1991)

Bir Hristiyan teolog, panteist olabilir mi? Hristiyan için Tanrı, dünyayı severken dünyaya karşı durur. Hristiyanlar için dünya ilahi olanın bir tezahürü değildir. Dünya yaratılmıştır, Tanrı’nın yoktan yarattığı bir şeydir (creatio ex nihilo). Tanrı dünyayla Tanrı’dan başka bir şey olarak ilişki kurar. Hıristiyan teolojisi için doğa kutsal değildir. Sadece Tanrı kutsaldır. Tanrı, tabiat dünyasının her yerinde bulunabilir, kuşkusuz; ancak bu, doğanın kendisini kutsal yapmaz. (Peters, 2013: 53)

Politeizm ve Henoteizm

Politeizm, “poli” ön ekinin ima ettiği gibi, birçok tanrıya inanmaktır. En ilkel veya temel biçiminde, çoktanrıcılar, ruhların doğanın güçleri tarafından yaşama sahip olduklarına ve yönlendirildiklerine inanırlar. İncil zamanlarında, Yunanistan ve Roma’nın çoktanrıcılığı, ilk Hıristiyanların deneyimini şekillendirmiştir. Tanrılar doğal güçlerle ilişkilendirilmiştir. (Peters, 2013: 49)

Henoteizm, Tanrılardan yalnızca birine bağlılığa veya kişinin kendi Tanrısının yabancıların tanrılarına üstünlüğüne vurgu yapan çok tanrıcılıktır. Henoteizm prensipte monoteizm iken reelde politeizmdir. Bir Tanrıya bağlanırken diğer tanrıların varlığını da kabullenmeyi tanımlar. Hıristiyan ilahiyatçılar ilahi olanı kavramsallaştırmak için çok tanrılı veya henoteist bir modele güvenebilir mi? Daha Yeni Ahit zamanlarında Hıristiyanlar, Musa ve İsa’nın tek Tanrı’sına olan inançlarının çeşitli halkların milliyetçi tanrılarıyla veya çoktanrıcılığın doğa tanrılarıyla uzlaştırılamayacağını anladılar. Bu tür ilahi figürler nihai olmaktan daha alt seviyede idi, aşkın olmaktan daha alt seviyede idi; ve yerleşik halkların ve hükümetlerin zorbalığını kutsama eğilimindeydiler. Buna karşılık, Hıristiyanlar 1000 yıldan çok daha uzun bir süre Baba Tanrı’nın sembollerini veya resimlerini çizmekten kararlı bir şekilde kaçındılar, çünkü Tanrı kavramları ile Zeus veya Jüpiter’in kavramları arasında herhangi bir benzerlikten kaçınmak istediler. Hıristiyan bakış açısından, çoktanrıcılığın tanrıları, İsrail’in Kutsalı’nın yüce görkemiyle boy ölçüşemeyecek kadar sıradan, fazlasıyla dünyevidir. Yalnızca aşkın bir Tanrı, toplumsal kısıtlamalarda, halkta veya milliyetçilikte bulduğumuz insan tiranlığına karşı yargıda bulunabilir.(Peters, 2013: 54-55)

Teizm veya Monoteizm

‘Teizm’ kelimesi sadece Tanrı’ya inanmaktır ve ‘tektanrıcılık’ tek bir ilahi gerçekliğe olan inancı doğrular. Teistlere göre, Tanrı tamamen bağımsız ve tamamen özgürdür. Tanrı olmasaydı dünya olmazdı. Bu Tanrı modelindeki anahtar unsur, yoktan var etmektir. Tanrı hiçbir şeyle başlar ve sonra dünyayı yaratır, Tanrı’nın her şeye gücü yettiğine dair tanıklık vardır. Deizmin aksine teistlerin Tanrısı aktiftir. Teizmin Tanrısı, uzun vadede ilahi iradenin gerçekleşmesini sağlayacak şekilde doğayı ve tarihi izler. Teistler mucizeye ve duanın gücüne inanmaya eğilimlidirler. Fakat teistlere göre mucizeler nadirdir ancak Tanrı’nın dünyayı yönetmesinin ana yolu madde, enerji ve doğa yasalarıdır. Teistler bu yönden deistlere yakındır. Yine de Tanrı zaman zaman özel bir takdir ile dünyadaki eylemine müdahale edebilir. Buna da mucize denir. Mucizeler bilim tarafından açıklanamazlar. (Peters, 2013: 55)

Ted Peters, Amerikalı Evanjelik teologların açık teizme inandıklarını söyler. Açık teizme göre, Tanrı dünya ile karşılıklı bağımlı bir ilişkiye açıktır. Tanrı, özgürlükle başlar; ama sonra Tanrı bu bağımsızlığı feda eder. Tanrı, ilahi benliği sınırlamaya özgürce irade gösterir.. Tanrı, ilahi gücün kullanımını sınırlamaya karar verir. Bu ilahi öz-sınırlama, dünyanın kendi kendini örgütleme ve hatta günaha ve kötülüğe düşmesi için özgürlük sağlar. Tanrı, açık olmakla, kurtuluşu için düşmüş söze bağlı kalır.(Peters, 2013: 56)

Panenteizm

Panenteizm kelimesinin de işaret ettiği gibi, burada tasdik edilen, her şeyin Tanrının varlığında var olduğudur. Doğa ve tarihi Tanrı’nın varlığında var olur, ancak Tanrı’nın varlığını tüketmezler. Panenteistler Tanrı’nın evren ile ilişkisini açıklaması namına insan benzetmesi kullanırlar. Tanrı’nın dünyayla, zihnimizin vücudumuzla ilişkisi gibi bir ilişkisi olduğuna işaret ederler. Zihnimiz tamamen vücudumuza bağlıdır. Yine de düşüncemiz belli noktalarda bedenimizi aştığı söylenebilir. Zihnimiz vücudumuza bakabilir ve hatta vücudumuza rehberlik edebilir. Dünya Tanrı’nın bedenidir ve Tanrı dünyanın zihnidir. Bu, Tanrı’nın dünyayı yoktan yaratmadığı anlamına gelir. Panenteistler creatio ex nihilo‘yu reddederler. Dünya ile Tanrı arasındaki ortak zamansal ilişkiyi vurgulamak için sürekli yaratma –creatio continua- fikrini tercih ederler. Panenteist için sürekli yaratma, teist için ilahi takdire benzer. (Cobb, 1969: 80)

Panenteizme göre Tanrı asilliğini kaybeder, bağımsızlığını kaybeder. Dünya ve Tanrı karşılıklı olarak birbirine bağımlıdır. Panteistler gibi panenteistler de dünyadaki her şeyin diğer her şeyle bağlantılı olduğuna inanırlar ve her şey Tanrı’ya ilişkilendirilir. Tanrı’nın varlığı ve dünyanın varlığı birbirinden ayrılamaz. Panenteizmin Tanrısı sonludur, sonsuz değildir. Belki büyük ama sonsuz değildir. Tanrı’nın fiziği, evrenin fiziksel yapısıyla birlikte-kapsamlıdır. Yalnızca Tanrı’nın zihni fiziksel boyutu aşar. Ontolojik aşkınlık Tanrı’nın evrenle ilişkisi göz önüne alındığında feda edilir.(Peters, 2013: 57)

Süreç teologları ve bazı çağdaş feminist teologlar panenteizmi çekici bulur. Tanrı’nın her şeye gücü yeten bir Kral veya Rab veya Baba olarak resmedildiği teizmin kültürel çağrışımlarına itiraz ederler. Bu tahakküm sembolleri, yüzyıllar boyunca hiyerarşik düşünceyi ve ataerkilliği güçlendirme eğiliminde olmuştur. Feministler de yoktan var etme fikrine karşı çıkarlar, çünkü bu dünya üzerinde tam bir güç anlamına gelmektedir. Panenteizm, feministler için çekici bir alternatif model sağlar, çünkü Tanrı’yı bağlantılı, daha ilişkisel olarak resmeder. (Suchocki, 1982)Panenteiste göre Tanrı’nın dünyaya olan sevgisi, Tanrı’nın kendi bedenine olan sevgisinin bir uzantısıdır ve feministler bunu bir kadın için iyi bir model bulur. Çoğu teistin bakış açısından panenteizm, İsrail’in Tanrısı ve İsa Mesih’in Tanrısı ile İncil’deki deneyimi açıklamak için kabul edilemez bir modeldir. Başlıca sorun, Tanrı ve dünya arasındaki karşılıklı bağımlılık imajının, Tanrı’nın özgürlüğünü ve her şeye kadirliğini tehlikeye atması ve ilahi aslını ortadan kaldırmasıdır. Yine de Hıristiyanların duyarlılıklarına çekici gelen şey, Panenteizmin varlıklar dünyasına ilahi katılımın vurgulanmasıdır.(Peters, 2013: 57-58)

Tanrı, kurtuluşu kesinleştirmek, ölüleri diriltmek ve yeni yaratılışı başlatmak için hem özgürlüğe hem de güce ihtiyaç duyar. Dünya, Tanrı için diğerlerinden daha fazladır. Yaratılış dünyamız yaratıcısına yabancılaşmıştır ve İncil’deki vaat, bu yabancılaşmanın üstesinden gelineceğidir. İsa’nın çarmıhta ölümü, Tanrı ile dünya arasındaki mesafeyi simgeler ve İsa’nın dirilişi, bu mesafenin bir noktada aşılacağına dair ilahi vaadi sembolize eder. Allah’ın ve dünyanın birliği bugün bir vaat, yarın bir gerçektir. Panenteizm, Tanrı hakkındaki İncil dilini yorumlamak için tatmin edici bir model haline gelebilirse, bunu ancak eskatolojik olarak yapabilir. (Peters, 2013: 58)

Eskatolojik Panenteizm

Yazar, bu bölümde teizm ve panenteizmin en iyi yanlarını uzlaştıracağını ifade etmektedir. Bu tasavvurda teizmin bağımsız, özgür ve her şeye kadir Tanrısı ile panenteizmin evrene içkin ve ilişkin Tanrısı uzlaştırılır. Bu sebeple yazar İncil’den pasajlarla bu her iki tasavvurun birleştiğine dair delillendirmeler yapar. Bu tasavvurun anahtar ilkesi; Tanrı geçmişten değil gelecekten yaratır. Tanrı evrene bir gelecek vererek yaratır. Tanrı’nın yaratıcı işi aynı zamanda Tanrı’nın kurtarıcı işidir. Tanrı kurtuluşla başlar ve sonra tüm yaratılışı onun ötesine çeker. Yaratılışta, Tanrı dünyaya iki anlamda bir gelecek verdi. Geleceğin ilk duygusu açıklıktır. Bir geleceğin armağanı, fiziksel gerçekliğe onun dinamizmini, açıklığını, olumsallığını ve özgürlüğünü inşa eder. Tanrı, dünyamızda giden değişimi mümkün kılan ve hala mümkün kılan koşulu sağlamıştır. O, dünyamıza varyasyon yaratıcılığına ve yeniliğe açık bir gelecek dağıtıyor. Tanrı dünyaya bu şekilde hizmet etmekte durmaksızın. Geleceğin ikinci durumu ise, yerine getirmedir. Tanrı dünyaya sonunda her şeyin “çok iyi” olacağına dair bir söz verdi. Henüz yaratılış tamamlanmadı. Tanrı hala dünyayı yaratıyor. Sonunda tamamlandığında, “çok iyi” diyebiliriz. Gerçekleşmeyi öngörerek, geleceği vermenin Tanrı’nın dünyayı hem yaratma hem de kurtarma şekli olduğunu söylemek istiyoruz. (Peters, 2013: 59)

Geçmişte çoğu Hıristiyan ilahiyatçı, Tanrı’yı ​​teizm veya monoteizm modeline göre tasavvur etmişlerdir. Bu model, Tanrı’nın ve dünyanın farklı, ayrı, birbirinden bağımsız olmasını gerektirir. Yine de Tanrı’nın vaat ettiği geleceği dört gözle beklerken, Tanrı’nın tamamen yaşadığı bir dünyayı dört gözle bekliyoruz. Gelecekteki dünya -Tanrı’nın “çok iyi” olduğunu beyan ettiği- ilahi yaşama girecek ve onun içinde kalacaktır. Yaratılış artık başka olmayacak. Tanrı’nın kendi kişisel ve etkileşimli yaşamı içinde yaşayacaktır. “Panenteizm” terimi, Tanrı’nın vaat ettiklerini en iyi tarif eden terimdir. Bugün teist olabiliriz ama yarın panenteist olabiliriz.

Sonuç

Tanrı TasavvuruYaratıcı?Dünyada Aktifliği?Aseity-Kendiliğindenlik
AteizmHayırHayırHayır
AgnostizmHayır?Hayır?Hayır?
DeizmEvetHayırEvet
PanteizmEvetHayırHayır
PoliteizmHayırEvet Hayır
HenoteizmHayırEvetHayır
TeizmEvetEvetEvet
PanenteizmHayırEvetHayır
Eskatolojik PanenteizmEvetEvetHayır
Ted Peters’a göre 9 Tanrı Modeli ve Birincil Özellikleri (Peters, 2013: 60)

Yazara göre, aşkınlık ve içkinlik arasındaki bu diyalektik, en iyi, eskatolojik panenteizm tarafından açıklanır. Özellikle açıklayıcı yeterlilik hedefi dahilinde kapsamlılık kriteri ile ölçüldüğünde, eskatolojik panenteizm hem ilahi aşkınlığı hem de ilahi içkinliği ileten söylemin birincil seviyesini -İncil sembollerini- tam olarak açıklar. Ted Peters bu sebeple eskatolojik panenteizmin, Hıristiyanlığın yapıcı teolojisi için ikinci düzey söylemde en tatmin edici model olduğunu iddia eder.(Peters, 2013: 61)


Kaynakça

  • Cobb, J. B., Jr. (1969). God and the World. Louisville: Westminster John Knox Press.
  • Dawkins, R. (2009). Tanrı Yanılgısı (çev. T. T. Bilgin Kalisto). İstanbul: Kuzey Yayınları.
  • Peters, T. (1991). The Cosmic Self: A Penetrating Look at Today’s New Age Movements. San Francisco: Harper.
  • Peters, T. (2013). Models of God. In J. Diller & A. Kasher (Eds.), Models of God and Alternative Ultimate Realities (ss. 43-63). Berlin: Springer Science & Business Media.
  • Suchocki, M. H. (1982). God, Christ, Church: A Practical Guide to Process Theology. New York: Crossroad.
Semra Kızılarslan
Semra Kızılarslan
Ankara Üniversitesi İngilizce İlahiyat bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede yüksek lisansını Felsefe ve Din Bilimleri İslam Felsefesi Ana Bilim dalında yaptı. Yüksek lisansını “Sühreverdî ve Leibniz’de Nur/Monad Anlayışları: Mukayeseli Bir Yaklaşım” adlı tezle tamamladı. Frankfurt Goethe Üniversitesi ve Bayreuth Üniversitesi’nde birer yıl değişim programları ile eğitim gördü. Ankara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri İslam Felsefesi Ana Bilim dalında halen doktora yapmaktadır. Din Felsefesi ve Felsefe Tarihi, Antik Yunan Felsefe Tarihi ile yakından ilgilenmektedir. İngilizce, Almanca ve Farsça bilmektedir. Çeşitli akademik dergilerde yazıları mevcuttur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Önerilen Yazılar