Pazartesi, Aralık 9, 2024

Orta Çağ Batı Dünyası’nda Gazzâlî Etkisi

-

EDİTÖR:
Meliha Çakır

-

Giriş

İslam Felsefesi, Eski Yunan’dan almış olduğu kadim mirası, kendi özgünlüğü ile birlikte Batı Felsefesine aktarmıştır. Eski Yunan menşeli İslam Felsefesi eline geçen materyalleri değerlendirmiş ve tarihi süreçte zenginleştirmiştir. Bu zenginlik İslam filozoflarının hemen her alanda konuşmalarını sağlamıştır. Varlık ve bilgi felsefesi dışında siyaset, ahlak, etik, nübüvvet konularında da eser veren filozoflarımız Batı’da takipçi bulmuşlardır. Batı Felsefesine etkileri yadsınmayacak olan İslam felsefesi, Kadim Yunan’dan aldığı bilgiyi Batı’ya aktarma da bir konjüksiyon görevi görmüştür.

11. Yüzyılda Tercümeler

Kadim Yunan Felsefesi, özelinde Aristoteles’in felsefesi Batı’ya tercüme yoluyla aktarılmıştır. 11. Yüzyılda başlayan bu faaliyetler ilk başta Arapça bilen Latin bilginler ve Hristiyan öğrencileri olan Müslüman bilginler tarafından ortaya konulmuştur. Bahtlı Adelard, Pisalı Stephen, Musullu Kemaleddin b. Yunus ve öğrencisi Siraceddin Urmevi bunlardan birkaçıdır. Bilginler tarafından aktarılan bu eserler çoğunlukla Yunanca felsefe eserlerinin Arapça tercümeleri, Meşşai felsefeye ait metinler, şerhler, özetler veya meselelerin ele alındığı küçük risaleler ve doksografya türü eserlerdir. Bu eserler 11. Yüzyılda Batı tarafından tanınıp ilgi odağı olmuştur. Aynı dönemlerde eksik olsa da bazı Yunanca felsefi metinler özellikle Aristoteles’in tabiat felsefesine dair pasajlar Konstantinopolis’te mevcuttu. Venedikli James ve Pisalı Burgandia tarafından yapılan bu çeviriler (ki bu iki âlim Doğu ve Batı kiliseleri görüşmelerinde de birlikte görev almışlardır) külliyatta bulunan bazı eksiklikler dolayısıyla gelişigüzel olmuştur. (Brunett, 2018, s.405.)

12., 13. ve 14. Yüzyılda Tercümeler

12. ve 13. Yüzyılda büyük bir ivme kazanan Arapçadan Latinceye tercüme hareketi 14. Yüzyılda düşüşe geçmiştir. Bu dönemde çevrilen en önemli eser İbn Rüşd’ün Tutarsızlığın Tutarsızlığı çevirisidir. Bu eser hem İbranice hem Latinceye 1328 yılında Yahudi âlim Caloynmos ben Caloynmos tarafından kazandırılmıştır. 14. Yüzyıl bu hareket için durağan bir yüzyıl olmuştur. (Brunett, 2018, s.419.)

Yüzyılda Tercümeler

15. yüzyılda İtalya merkezli hümanist akımdan kaynaklı olarak ilim adamları Latinceye çevrilmemiş eserlere odaklanmışlardır. Bu dönemde filozoflara ait risaleler çevrilmiştir. 16. Yüzyıla gelindiğinde Andrea Alpago İbn Sînâ’nın Gerard tarafından yapılan tercümesini Dımeşk’teki bir el yazması kullanarak tashih etmiştir ayrıca İbn Sînâ’nın tercüme edilmemiş kısa felsefi risalelerini de çevirmiştir. 16. Yüzyılda Avrupa Üniversitelerinde Arapça kürsülerinin kurulmaya başlanması ve Doğu araştırmalarının ortaya çıkmasıyla alandaki profesyonelleşme nedeniyle tercüme geleneği son bulmuştur. (Brunett, 2018, s.422.)

Orta Çağ Batı Dünyası’nda Gazzâlî Etkisi

Orta Çağ Batı Düşüncesi, İslam felsefi düşüncesi ile tercüme hareketi vasıtası ile tanışmıştır. Tercüme hareketleri sırasında çevrilen eserler ile İslam düşünürleri belli bir tanınırlığa ulaşmıştır. Bu düşünürlerden biri olan Gazzâlî Orta Çağ Batı düşüncesinde en etkili isimlerden biri olmuştur. Gazzâlî’nin öldüğü 1111 yılında Batılılar İslam felsefesi ve bilimi ile yeni yeni tanışmıştır. Gazzâlî’nin ölümünden sonra hızlanan tercüme hareketlerinde en çok çevrilen eserlerden biri olan Maḳāṣıdü’l-felâsife, 16. Yüzyıla kadar Latinler için Aristoteles ve İbn Sînâ felsefesini anlama da en kullanışlı el kitabı, modern ifadeyle İbn Sînâ felsefesini anlama kılavuzu olmuştur. Gazali için bu kitap Tehâfüt’ü için bir hazırlık çalışması olsa da Latin okuyucuları için felsefe konusunda başvurulan bir başlangıç kitabıydı. Latin dünyasında Gazali’nin Maḳāṣıd’ı ve onun takipçilerinin çalışması Batı’da İslam felsefesini geliştirmiştir. Batı tarihçiler için Maḳāṣıd Arap felsefe geleneğini anlamak için Latin yazarların kullandığı eserlerden birisidir. (Minnema, 2013, s.13).

Gazzâlî’nin Maḳāṣıd’ı Batı ile Tanışıyor

Gazzâlî’nin Maḳāṣıd’ı ilk defa Batı’da Dominicus Gundissalinus tarafından Toledo’da 12. Yüzyılın üçüncü çeyreğinde Latinceye aktarılmıştır. Bu eser Latinceye aktarılırken mukaddimesi göz ardı edildiği için Dominicus başta olmak üzere yedi asır boyunca Batılıların gözünde İbn Sînâ Takipçisi olarak görülmüştür. Gazzâlî’nin Arap kimliği, İbn Sînâ takipçisi ve Meşşâî felsefenin bir üyesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. (Fidora, 2010). Latin Dünyasında Gazzâlî’nin Maḳāṣıd’ı İngiltere, Fransa ve İtalya’da yayılmış, Latin kâtiplerin elinde ünü tüm Latin dünyasına yayılmıştır. Latin Dünyasında bu eserin üç asır boyunca 40 el yazması olmuştur. Algazel adıyla bilinen Gazzâlî Ortaçağ kâtipleri için çekici bir isim olmuştur. Bu 40 el yazması Toledo’dan uzaklara yayılmıştır. Kopyaları Avrupa’nın merkezi olan Oxford, Paris, Padua ve Prag gibi yerlere ulaşmıştır, hatta bu eserler oralara gitmeden önce orada ikamet eden düşünürler tarafından ünü bu yerlere ulaşmıştır.  Maḳāṣıd’ın kopyalarının çoğunluğu 13. yüzyıl ve 14. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkarılmıştır. 1270-77 yıllarında Paris Başpiskoposu Tempier’in yasaklamalarına rağmen bu kopyalar oldukça rağbet görmüş, aforoz edilme korkusu, artan gözetlemeler kâtipleri bu eseri çoğaltmaktan vazgeçirmemiştir. Bu dönemde yazılan kopyalar Maḳāṣıd’ın en pahalı versiyonlarıdır. Özellikle Paris ve Oxford el yazmaları zengin koleksiyonerlerin ilgi odağı olmuştur. 14. yüzyıldan itibaren kopya sayısı düşmüş, 15. Yüzyılda kopya sayısı dördü bulmuştur. 14. Yüzyıl dolaylarında Gazzâlî orijinalliğini kaybetmiş, 15. ve 16. Yüzyıllarda ise yavaş yavaş Yunanlı eski filozofların arasına katılmıştır. 13. ve 14. Yüzyıl bilginlerine göre Gazzâlî dini eğilimlerini açıkça ifade etmeyen bir Arap filozofu olmuştur. Maḳāṣıd eserinden Gazzâlî’nin dini kimliğini kavrayamamış, yanılgılara ise sadece felsefi hata gözüyle bakmışlardır. Ancak 15. Yüzyıl ve 16. Yüzyıl Maḳāṣıd okuyucuları için Gazzâlî felsefi yanılgılara sahip tehlikeli bir pagan olarak görülmüştür. 15. Yüzyılda Tehâfütü’l-felâsife’nin Latinceye çevrilmesiyle Gazzâlî Aristoteles’in öğrencisi olmaktan ziyade İslam felsefesi eleştirmeni olarak görülmüştür. Gazzâlî’nin Maḳāṣıd’ı 1506 yılında Logica et Philosophia Algazelis Arabis adıyla tartışılmaya devam edilmiş ve Rönesans’ta bile kendine bir okuyucu kitlesi bulmuştur. (Minnema, 2013, s.13).

Maḳāṣıd’dan Etkilenen Batılı Düşünürler

Gazzâlî’nin Maḳāṣıd’ını okuyup etkilenen Orta Çağ düşünürlerinden bazıları Büyük Albert(1205-1280), Thomas Aquinas, Romalı Giles, Roger Bacon (1214-1292), Ockhamlı William(1285-1347), Nicole Oresme(1320-1382), John Gerson(1363-1429)’dur. 13. yüzyıl düşünürleri için Aristoteles felsefesi ve İslam felsefesi ayrılmaz bir bütün olmuş ve İslam filozoflarından bir olarak görülen Gazzâlî, Aristoteles’in öğrencisi ve Meşşâî felsefe takipçisi olarak görülmüştür. Büyük Albert ve çağdaşları hem Yunan hem de İslam filozofları Meşşâî olarak görmüşler, Gazzâlî ve diğer İslam filozoflarının Aristoteles’in fikirlerinden farklı yeni anlayışlar sunduğunu kabul etmişlerdir. Büyük Albert kitaplarında Gazzâlî’den 150 defa alıntı yapmış, Liber Metaphysicarum (1270) ve Summa Theologica’da Gazali’yi İbn Sînâ’nın takipçisi olarak ifade etmektedir. Büyük Albert kendi pozisyonunu şu şekilde açıklar; “ Modernlerin bazı eserlerini atlayarak, biz sadece Meşşâîleri özellikle İbn Sînâ, İbn Rüşd’ü, Fârâbî ve Gazzâlî’yi takip etmekteyiz ki kitaplarıyla hem fikiriz.” (Minnema, 2013, s.162). Bir diğer düşünür Thomas Aquinas ise Summa Contra Gentiles ve Summa Theologica ve The Power of God adlı eserlerinde Gazzâlî’yi İbn Sînâ’nın görüşleriyle yargılamaktadır. Thomas Aquinas’ın öğrencisi Giles hocası gibi eserlerinde Gazzâlî’yi İbn Sînâ görüşleriyle yargılamaktadır. Roger Bacon bahsedilen diğer düşünürlerden farklı olarak Gazzâlî’yi İslam dünyasındaki kimliği ile bilmektedir. Bu doğru algının sebebi Roger Bacon’un kendi döneminde Maḳāṣıdü’l-felâsife’nin mukaddimesini okuyan nadir kişilerden olmasıdır. (Akdağ, 2017, s.499.) Latin dünyasında tek filozoflar ve ya düşünürler değil mistikler, şairler ve hatta krallar bile İslam felsefesine ilgi duymuş, Maḳāṣıd’ın okuyucuları olmuştur. 13. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Maḳāṣıd ve Gazzâlî’nin itibarı İspanya’dan İsveç’e yayılmıştır. (Minnema, 2013, s.162).

Gazzâlî ve Maḳāṣıd’ı Hakkında Olumsuz Eleştiriler

Gazzâlî ve Maḳāṣıd’ı hakkında olumsuz eleştirilerde mevcuttur. Terry Hanley’e göre Thomas Aquinas’ın Gazzâlî’den bahsetmesi onun ününün bir göstergesi değildir. Thomas Aquinas Gazzâlî’den 30 defa bahsetmiş fakat İbn Sînâ ve Aristoteles’ten yüzlerce defa bahsetmiştir.  Jules Jansenns’te Hanley’den alıntı yaparak Gazzâlî’nin Thomas Aquinas ve diğer düşünürler için ne orijinal ne de önemli bir düşünürdür. İbn Sînâ’ya göre çevirilerinin sınırlı olması öneminin bir göstergesidir. Jules Jansenss’e göre Gazzâlî bu disiplinde söz sahibi değildir. Bunun nedeni ise filozofların öğretilerine sahip olmaması sadece bu öğretileri ödünç almasıdır. Jules Jansenss için Maḳāṣıd ve Gazzâlî sadece İbn Sînâ’nın Dânişnâme-i Alâî’sinin bir kopyası olması hasebiyle orijinallikten uzak bir düşünür olduğunu ifade etmektedir. Hanley ve Jensenns iddialarının aksine Gazzâlî etkisi yadsınmayacak niteliktedir. İbn Sînâ’nın Gazzâlî’den daha çok bahsedilmesi çok doğal bir durumdur. Çünkü İbn Sînâ’nın Gazzâlî’ye oranla daha çok materyale sahip olması, Aquinas’ın Gazzâlî’den daha az bahsetmesine sebep olmuştur. Söz konusu itibar düşüklüğü değil materyal azlığıdır. (Hanley, 1982, s.243).

Sonuç

Gazzâlî, düşüncesiyle İslam dünyası kadar Batı dünyasına da etki etmiş bir düşünürdür. İslam dünyasındaki ününün aksine Batı’da eleştirdiği ve küfürle suçladığı İbn Sina’nın bir takipçisi olarak görülmüştür ve bu yanlış anlama asırlar boyunca sürmüştür. Filozofları tenkit etmek için öğrendiği felsefe ve bu süreçte ortaya çıkardığı ürün Maḳāṣıdü’l-felâsife, asırlarca Batılı düşünürlere kılavuzluk etmiştir. Bazı yanlış anlamalar güzeldir 🙂


Kaynakça

  • Akdağ, Ö. (2017). XIII. Yüzyıl Avrupası’nda Gazâlî İmajı. Bilimname, XXXIV(2), 499-510.
  • Brunett, C. (2018). Arapçadan Latinceye: Arapça Felsefe Geleneğinin Batı Avrupa’da Kabulü. In P. Adamson & R. C. Taylor (Eds.), İslam Felsefesine Giriş (M. Cüneyt Kaya, Trans., ss. 405-406). İstanbul: Küre Yayınları.
  • Fidora, A. (2010). Dominicus Gundissalinus. In H. Lagerlund (Ed.), Encyclopedia of Medieval Philosophy. London: Springer.
  • Hanley, T. (1982). St. Thomas’ Use of al-Ghazāl ’s Maqāṣid al-falāsifa. Medieval Studies, 44.
  • Minnema, A. (2013). The Latin Readers of Algazel: 1150-1600. (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Tenesse University, Knoxville).
Semra Kızılarslan
Semra Kızılarslan
Ankara Üniversitesi İngilizce İlahiyat bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede yüksek lisansını Felsefe ve Din Bilimleri İslam Felsefesi Ana Bilim dalında yaptı. Yüksek lisansını “Sühreverdî ve Leibniz’de Nur/Monad Anlayışları: Mukayeseli Bir Yaklaşım” adlı tezle tamamladı. Frankfurt Goethe Üniversitesi ve Bayreuth Üniversitesi’nde birer yıl değişim programları ile eğitim gördü. Ankara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri İslam Felsefesi Ana Bilim dalında halen doktora yapmaktadır. Din Felsefesi ve Felsefe Tarihi, Antik Yunan Felsefe Tarihi ile yakından ilgilenmektedir. İngilizce, Almanca ve Farsça bilmektedir. Çeşitli akademik dergilerde yazıları mevcuttur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz