Fransız Devrimi, Monarşinin devrilip, yerine Cumhuriyet sistemine geçişin hikayesidir. İnsanın düşünce ve yaşayış bakımından özgürleştiği, milletlerin bağımsızlığını kazandığı bir dönemdir.
Yedi Yıl Savaşları
1756-1763 yılları arasında Avrupalı ülkeler arasında, yedi yıl savaşları dediğimiz savaşlar oldu. Savaş’a ön ayak olan sebeplerden birisi ise, İngiltere ve Fransa’nın sömürge yolları araması idi. Ayrıca Avusturya ile Prusya arasında, Orta Avrupa’da bir çatışma ortaya çıktı. Prusya, Avusturya ile yaptığı savaş sonucu galip geldi. Bunun sonucunda iki devlet arasında Aixla- Chapelle adlı antlaşma imzalandı. Yenilgiye uğrayan Avusturya, savaşın izlerini silmek için, Fransa ile ittifak arayışına girdi. Bunun sonucunda ise Prusya, İngiltere ile yakınlaştı. Daha sonra, Fransa Avusturya ittifakına, Rusya devleti de katıldı.
Yedi yıl savaşlarının en önemli kısmı ise Fransa ile İngiltere arasında olan sömürge yarışı idi. Savaş sonrasında İngiltere ile Fransa arasında, 1763 Yılında Paris Barış antlaşması imzalandı. Antlaşma sonucu, İngiltere, Hindistan ve Afrika’daki toprakları kendi sömürgesi haline getirdi. Böylelikle, Fransa’nın deniş aşırı sömürge toprakları İngiltere’nin eline geçti. Ayrıca antlaşma sonucu, İngiltere ticaret yollarını açmış, 1775-1785 yılları arasında doğu ile olan ticareti 3 kat artmıştır. (Alganer, Çetin, s. 295.)
Fransız İhtilali Öncesi Sosyal Durum
Fransız ihtilalinin ortaya çıkması anlık oluşan bir olay değildi. Ülkede yaşanan sosyal, siyasi sıkıntılar belli bir süre sonra ihtilale ön ayak olmuştu. Fransa’nın sosyal yapısı, üç gruba ayrılıyordu. Asiler grubu, Din adamları ve halk tabanı idi. Yönetici olarak da XVI. Louis ve ailesi başta idi. Fransa da en geniş ayrıcalıklara sahip olan sınıf, asiler idi. Köylüler de birtakım haklara sahip olsa da asilerin baskısı altında yaşıyordu. Verginin çoğunluğu halk tabanından alınıyordu, asiller ise sadece yılda birkaç kez vergi ödüyordu. Bunun yanında, birçok haklara sahip sınıf ise Ruhban sınıfı idi. Ruhban sınıfı, Asiler sınıfı ile aynı haklara sahipti. Toprakların birçoğu, asilerin olduğu gibi, Kilisenin elinde de çok geniş topraklar vardı. Ruhban sınıfı, Asiler gibi yalnız beş yılda bir vergi ödüyordu.
Halk sınıfı, birçok bölümden oluşuyordu. Bu sınıfın içerisinde, doktor, mühendis, bankacı ve tüccar bulunuyordu. Halk sınıfında bulunanlar, diğer sınıflar gibi ayrıcalıklı değildi ve içinde bulunduğu sınıflar arasındaki haklar aynı idi, biri diğerinden fazla veya az vergi ödemiyordu. Ülkedeki verginin birçok çoğunluğu az önce de bahsettiğim gibi Halk sınıfından alınıyordu, yani ülkede en fazla ezilen sınıf alt sınıflardı. Ve bu halk sınıfı burjuvanın refahı için yaşıyordu ve çalışıyordu.
Medya ve ülkedeki gücün tamamı burjuva sınıfına aitti. Lakin XV. Louisin sevgililerinin ihanetine uğrayan ve, XVI. Louisin yanlış politikaları dolayısıyla devlet Avrupa’da itibarını kaybetmiştir. (Armaoğlu, s. 53-54.)
Fransız İhtilaline Öncülük Eden Beyinler
Fransa, 18. Yüzyılda siyasal liberalizmin öncülüğünü yapan birçok yazar ve filozof barındırıyordu. Montesquieu (1689-1755), Kanunların Ruhu adlı eserinde din, siyasi ve sosyal yapıları monarşinin yetkinliğini sarsacak şekilde eleştirel bir tutumla incelemiştir. Montesquieu, bu eserinde anayasa ile düzenlenmiş monarşiyi savunur.
Jean Jacques Rousseau (1712 – 1778), Toplumsal sözleşme adlı eserinde, insanların eşit hak ve hürriyete sahip olduğunu ve siyasilerin üzerinde halkın olduğunu söylemektedir.
Diderot (1713 – 1784), ise, vergi adaletsizliğini, adaletsizliği, sınıf ayrımını halkın anlayacağını dilden anlatmıştır.
Voltaire (1694 – 1778), ise Kilisenin halkı soyduğunu, bütün vatandaşların eşit hak ve hürriyete sahip olduğunu söylemektedir. Ve Kralın asla ilahi bir güç tarafından desteklenmediğini anlatmaktaydı. (Armaoğlu, s. 54-55.)
Fransız İhtilalinin Ortaya Çıkması
Gittikçe ekonomisi kötüleşen Fransa, 500 milyon franklık bütçe içerisinde 160 milyon franklık açık veriyordu. Bunun yanında devlet gelirlerinin yarısı alınan borçların faizlerini bile karşılayamıyordu. Bunun üzerine saray, Etats-Generaux’un 5 Mayıs 1789’da toplanması kararını aldı. Lakin toplantıda oy hakları konusunda sorun vardı. Sınıfların hepsinin mi oy kullanması gerektiği ya da temsilcilerin mi oy kullanması konusu toplantı da tartışıldı. Kralın 1788 yılında çıkardığı kararname ile, Ruhban ve Burjuva sınıfının oy hakkı halk tabanının oy hakkı ile eşit hale getirildi.
Mecliste konuşulan en önemli konulardan birisi ise vergiler idi. Halk tabanı alınan ağır vergilerinden çok şikayetçiydi ve bu adaletsizliğin ortadan kalkmasını istediler. Halkın oy kullanması dahilinde, Ruhban ve burjuva sınıfının çıkarı yok olacaktı. Halk tabanının temsilcileri bu adaletsizliğe daha fazla dayanamayarak 17 Haziran 1789’da halkın %96’sının kendilerinden yana olduğunu söyleyerek 90 oya karşılık 491 oyla kendilerini Milli Meclis olarak ilan ettiler. Milli meclis, halkın oy çokluğu sonucu sadece kendi rızaları ile vergi oranının belirleneceğini söylediler. Asiler bu duruma çok kızmıştı ve krala gidip halk meclisinin dağıtılması gerektiğini söylemişlerdi. Kral her ne kadar uğraştıysa da halk meclisini dağıtamadı. Olaylar gelişirken 27 Haziran’da Etats-Generaux, sınıfların bir arada toplanmasına izin verdi. Ruhban sınıfı ile Asilerden birkaç kişi bu toplantılara yavaş yavaş katılımını sürdürdü. Artık Halkın oluşturduğu Milli Meclis söz sahibi idi.
Milli Meclis 9 Temmuz’da kurucu meclis niteliği kazandı. Bu sıra da Paris, halkın isyanı ile tam bir kargaşa halindeydi. Halk ulaşımdan ve yetersiz beslenmeden şikayetçiydi. Kralında kasabalardan paralı askerler getirmesi sonucu halkın isyanı daha da körüklendi. İsyan eden halk, Bastille Hapishanesine 14 Temmuz 1789’da saldırdı ve oradaki tüm mahkumları serbest bıraktı. Asilerin şatoları halk tarafından basılıyor ve şatolar ateşe veriliyordu. Bu olaydan sonra, halk tamamen gücü kendi elinde toplamış, Burjuva sınıfını derdest etmiştir. 4 Temmuz Fransa için milli bayram ilan edildi.
Gücü eline alan Milli Meclis, 28 Ağustos 1789’da İnsan ve Vatandaş hakları hakkında bildiri çıkardı. Bu kanun ile vatandaşlar eşit olacak, ve kişilerin temel hak ve hürriyetleri güvence altına alınacaktı. Bu bildiri de geçen maddeler şunlardır;
Madde 1: İnsanlar hakları bakımından eşit doğarlar ve öyle kalırlar.
Madde 2: Bu haklar, hürriyet, mülkiyet, güvenlik, ve zulme karşı direnmedir.
Madde 3: Her türlü egemenlik esas olarak millettedir.
Madde 6: Kanun iradenin ifadesidir.
Madde 10: Kamu düzenine dokunmadıkça, hiç kimse siyasal ve dini inançlarından dolayı yargılanamaz.
Madde 11: Her vatandaş hür bir şekilde konuşabilir, yazabilir ve yayında bulunabilir.
Milli Meclis, asilerin otoritesini yok etmekle kalmayıp, Kilise hakimiyetine de el atmıştır. 10 Nisan 1790’da çıkardığı Kilise yasası ile, Kilisenin bütün malları ele geçirildi ve Kilisenin giderleri devlet tarafından karşılanıyordu. Bu duruma kızan Papa, XVI. Louis’e bir mektup gönderdi ve ihtilali desteklememesi gerektiğini söyledi. XVI. Louis, bu durumdan rahatsız olacak ki, ordu toplamaya başladı. Bu durumu gören halk ise, XVI. Louis güçlenmeden onu derdest etti. 5 Ekim 1789 tarihinde halk, Versailles Sarayını bastı, Kral ve ailesinin artık Fransa devleti üzerinde herhangi bir yetkisi ve gücü bulunmuyordu. Artık, Milli Meclis, Fransa devletinin yöneticisi haline geldi. (Armaoğlu, s. 57-60)
Kurucu Meclisin Çıkardığı İlk Anayasa
Kurucu Meclis uzun süren çalışmalar sonucunda bir Anayasa hazırladı. 14 Eylül 1791’de Kral Meclise geldi ve Anayasayı onayladı, böylelikle İlk anayasa yürürlüğe girdi. (Aulard, s. 246.) Anayasanın maddeleri Montesquieu’nün ‘’kuvvetler ayrılığı’’ ilkesine göre hazırlandı. Bu olaydan sonra Kurucu Meclis dağıldı ve yerine Yasama Meclisi oluşturuldu. (Armaoğlu, s. 60.)
Birinci Cumhuriyet Dönemi (1792 – 1795)
Seçilen Ulusal Konvansiyon, 20 Eylül 1792’de toplandı, toplantı sonucu Krallık kaldırıldı ve yerine Cumhuriyet sistemi getirildi. Ulusal konvansiyon kuvvetler ilkesine yer vermeyen, ‘’Montagnards’te’’ Anayasasını 1793 yılında kabul etti. Kabul sonucu Fransız ihtilaline karşı olan asiller ve ruhban sınıfı yüzünden bir iç savaş oldu. İç savaş sonucu burjuva sınıfından olan Jirodenler tasfiye edildi ve böylelikle Konvansiyon bütün güçleri elinde topladı. Bu devirde en dikkat edilen özellik ulusun selameti ve yasa idi. Kamu selameti komitesi kuruldu ve bu komite de Robespierre’in sözü dinleniyordu. (Ekinci, s. 159-160.)
Directoire Dönemi (1795 – 1799)
1795 yılında Meclis tarafından yeni bir anayasa yapıldı ve bunun sonucu olarak Directoire Yönetimi başladı. Bu anayasa ile iki meclisli sistem benimsendi ve siyasilerin hakları önceki yasalara göre genişletildi. Directoire yönetiminin siyasi hareketleri bazı kesimler tarafından hoş karşılanmadı ve bir iç ayaklanma başladı. Bu isyanı bastırmak için Napoleon Bonaparte görevlendirildi ve isyan bastırıldı. 1979 seçimlerinde Monarşi yanlılarının çıkardığı isyanlar sonucu yeniden Napoleon görevlendirildi. Napoleon’un Fructidor Baskını ile isyan bastırıldı.
1799 yılında hükümet darbesi ile Directoire Yönetimi çöktü. Çöken yönetimden sonra, darbe yapan hükümet ile Napolyon Bonapart arasında Birinci konsül dediğimiz konsül kuruldu. Gücüne güç katan Napolyon, Fransa’daki yönetimi ele geçirerek 1804 yılında imparatorluk tacını giydi. 1977 yılında Napolyon bir Anayasa oluşturdu. Anayasaya göre seçmen sadece güvenilir bulduğu kişileri seçmekte, Napolyon’a bağlı olan Senato ise yasama meclisi üyelerini seçmekte idi. (Ekinci, s. 160-161.)
Napolyon despotik devlet kurmuş ve gelecek nesillere muğlak bir miras bırakmış, Fransa’yı Avrupa’nın özgürleştiricisi olarak ilan etmiştir.
Sonuç
Fransız İhtilali sonrası, milliyetçilik akımı başlamış. Özgür düşünce ve hürriyet kavramları ön plana çıkar hale gelmiştir. Dünyadaki büyük devletlere ve İmparatorluklara bağlı olan milletler, kendi özgür düşünce ve iradelerini savunma hakkına sahip olmuştur. Krallıkların, insanlar üzerindeki otoriteleri çökmüştür.
Kaynakça
Armaoğlu, Tahir. 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Kronik Yayınları, İstanbul, 2020.
Aulard A. Fransa İnkılabının Siyasi Tarihi (Demokrasinin ve Cumhuriyetin Kaynakları ve Gelişmesi 1789-1804), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, Cilt: 1, 2011.
Alganer, Yalçın, Çetin, Müzeyyen, Avrupa’da Birlik ve Bütünleşme Hareketi, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2007, Cilt: 23. Sayı: 2.
Ekinci, Emre. Geçmişten Günümüze Fransız Siyasal Sisteminin Evrimi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016, Cilt: 6, Sayı: 1.