Pazar, Şubat 9, 2025

Erkeklik ve Şiddet

-

EDİTÖR:
Nur Seda Korkmaz

-

Sosyal bilimlerin ve insanlığın tarihine bakıldığında, erkekler üzerine pek çok çalışma kaleme alınmıştır. Buna rağmen konuyu sorun olarak ele alan çalışmalar oldukça azdır. Feministlerin problematize etmesi sonucu, 1970’lerde, kadına şiddet literatürü bağlamında ele alınmıştır. Günümüzde ise, eşcinsel çalışmalardan savaş karşıtlarına, hatta Marksistlere kadar pek çok çevre tarafından katkıda bulunulmuş literatürden bahsedilebilir. Türkiye’de, yapılan çalışmalar, Avrupa ve Amerika’ya kıyasla daha yenidir. Bu çalışmalar, erkekler ile ordu ve askerlik ilişkisi üzerinedir.

Kadından ve erkekten beklenen sorumluluklar farklıdır. Ataerkil sistem, bu şekilde erkek egemenliğini yaratır. Aynı zamanda, erkeklerden beklenen imkansız özellikler ile erkekler üzerinde de yıkıcı etkileri bulunur. Erkeklerin hormonlar ve testosteron yapısı sebebiyle, şiddet yanlısı olabilecekleri görüşü, oldukça kabul görmüştür. Fakat, zaman içinde yapılan çalışmalar, bu görüşü çürütmüştür. Her şeyin kriteri olduğu gibi, erkek olmanın da temel kriterleri vardır.

  • Hanım evladı olmamak. Yani tüm kadınsı özelliklerden kaçınma.
  • Temel dişli olmak. Yani statü kazanımı ve ailenin geçimini sağlama.
  • Sağlam olmak. Yani bağımsız ve güçlü olmak.
  • “Göster günününü” tavrı sergilemek. Yani cesaret ve şiddet uygulamak.

Bu temel kriterlere, zeki olmak ve öfke gibi duyguların kontrolü vb. özellikler eklenebilir.

Erkeklik Nedir?

Toplumsal cinsiyet konusunu erkeklikler olarak inceleyen ilk çalışma R. W. Connel’ın “Masculinities” eseridir. Biyolojik açıdan erkek olmak yerine, erkek haline gelmek olduğu için erkekliği tanımlamak zordur. Erkeklik çokludur ve kültüre göre değişiklik gösterir. Ayrıca zaman içinde de değişime uğrar. Bunlar göz önünde bulundurularak 4 çeşit erkeklik sınıflandırması yapılabilir.

  • Hegemonik erkeklik: Kadınlar ve erkekler üzerinde iktidar kuran erkeklik tipidir. Ataerkil iktidardan en büyük payı alırlar ve onun yeniden üretiminde stratejik öneme sahiptir. Beyaz ve sağlıklı erkekler, bu erkeklik tipini oluşturur.
  • Suç ortağı erkeklik: Ataerkilliği destekleyerek, kadınların ezilmesinden ve ikinci konuma itilmesinden faydalanır. Taraf değiştirerek, kadınların ezilmişliğine ve ikinci konuma itilmişliğine karşı çıkar. R. W. Connel’a göre erkeklerin çoğu bu gruba girmektedir.
  • Madun erkeklik: Farklı cinsel yönelimleri olduğu için, ataerkil iktidar karşısında en dezavantajlı gruptur.
  • Marjinal erkeklik: Irk, din, sınıfsal pozisyonlar açısından en dışlanmış erkekleri temsil eder.

Çeşitli erkeklik biçimlerinin oluşu, erkekler arasındaki iktidar ilişkilerinde de farklılık yaratır. Örneğin, yöneticinin işçi üzerindeki üstünlüğü. Öne çıkan erkeklik biçimi “hegemonik erkeklik”tir.

Şiddet

Şiddet, insanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bir olgudur. Yaşama refleksi içinde, her canlı kendini korumak için şiddet gösterebilir. Ancak insan topluluklarında yaşanan şiddet, başkasına boyun eğdirme ve itaat ettirme amacıyla uygulanır. Erkekler üzerindeki her tür kültürel kurgu sayesinde, erkeler de şiddete maruz kalabilir. Bu kurgu süreci, çocuğun doğumuyla başlar. Çünkü oğlan çocuğu, geleceğin erkeği olacaktır. Erkek egemenliği ve üstünlüğü, çeşitli bedensel eylemlerle kendini gösterir. Örneğin, bedenini yayarak oturmak bir göstergedir. Bunun yanında, erkek sporları da, güç sembolü haline gelmiştir.

Şiddet olaylarında failin genellikle erkek olması, şiddetin erkeklere özgü bir davranış olduğunu düşündürür. Bu özcü ve indirgemeci bir görüştür. Bilimsel araştırmalarda bu görüşün doğru olmadığını kanıtlar. Psikolog Eleanor Maccoby ve Carol Jacklin’in yaptığı bir araştırmada, saldırganlığın erkeklerde görülen bir tür davranışı olduğu görülmüştür. Fakat bu saldırganlığı, hormonlarla değil, hormonları aktifleştiren toplumsal beklentiler olduğunu açıklamışlardır. Dolayısıyla yaşadığımız şiddet, toplumsal faktörlerin kışkırtmasıyla öğrenilen ve değiştirilebilir bir gerçektir. İçinde bulunduğumuz toplumda, her erkeğin şiddet uygulamadığını görüyoruz. Buna rağmen, şiddet uygulayan kendisi olmasa bile, her erkek uygulanan şiddetten farklı şekillerde faydalanır. Şiddet uygulayan için söylenen “sinirli bir yapısı vardı, bir an gözü döndü” gibi söylemler, sadece şiddet uygulayanı haklı çıkarmaya yarar.

Modern toplumlarda, şiddetin en yaygın türü aile içi şiddettir. Kadınların hanedeki konumlarına göre, şiddet uygulayanın kim olduğu söylenebilir. Toplumdaki erkeklik ideolojisi, ne kadar içselleştirilirse şiddet de o derece artar. Ayrıca, kadına zarar veren her tür geleneksel uygulamalar da şiddet kapsamında değerlendirilir. Türkiye’de kadına şiddet, sıradan olay olarak değerlendirilir ve önemsenmez. Bu sebeple, konu üzerine araştırma yapmak gerekli görülmemektedir. Şiddet, fiziksel olduğu kadar, psikolojik ve ekonomik açıdan zara vermeyi hedefleyen davranışlardır.

Şiddete Duyarlılık ve Çözüm

Feministlerin konuyu politik gündem haline getirmeleriyle, pek çok erkek tarafından, bu eşitlik talebine duyarlılık geliştirildi. Artık, ataerkillik yerine, yeni bir erkek egemenliğinden bahsedilebilir. Erkeklerin üstünlüğünü geçerli gösterecek biyolojik veya ideolojik kanıtlar bulmak kolay değil. Bazı düşünürler, bu durumu erkekliğin krizi, ataerkilliğin sonu şeklinde adlandırarak açıklamaya çalışıyor.

Çözüm eleştirisi

Ekonomik, sosyal kültürel ve hukuki tüm sistemler, ataerkilliğe uygun olarak üretilmiştir. Toplumsal cinsiyet sorununu, kadınların problemi olarak görmeyi bırakmalıyız. Böylece, konuya bir çözüm bulabiliriz. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelli bir toplum oluşturmak oldukça zordur. Fakat, sorunu bütünüyle kabul etmek ve çözüme yönelik adım atmak oldukça önemlidir.


Kaynakça

  • Arın, C. (2005, Şubat). Kadına yönelik şiddet. Cogito, (6-7), 305
  • Çelik, G. (2016). Erkekler (de) ağlar!: Toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında erkeklik inşası ve şiddet döngüsü. Fe Dergi, (8)2, 1-12
  • İnceoğlu, Y. & Kar, A. Dişilik, güzellik ve şiddet sarmalında KADIN VE BEDENİ. Ayrıntı Yayınları, İstanbul
  • İskender, K. (2005, Şubat). Beş dakika delikanlı olmanın inanılmaz sıkıcılığı. Cogito, (6-7), 297
  • Özarslan, O. (2016). Hovarda alemi. İletişim Yayınları, İstanbul
  • Özkazanç, A. & Yetiş, Ö. E. (2016). Erkeklik ve kadına şiddet sorunu: Eleştirel bir literatür değerlendirmesi. Fe Dergi, (8)2, 13-26
  • Sancar, S. & Bilgin, M. (2021). Erkekler, erkeklikler ve toplumsal cinsiyet eşitliği haritalama ve izleme çalışması. CEİD Yayınları, Ankara
  • Scully, D. (1994). Cinsel şiddeti anlamak. Metis Yayınları, İstanbul
  • Topbaş, D. (2024). Erkeklik krizi. İletişim Yayınları, İstanbul
  • Uluocak, Ş. ve diğerleri (2014). Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet. Paradigma Akademi Yayınları, Ankara

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz