Pazar, Ekim 6, 2024

Sosyolojinin Kurucusu: Saint Simon

-

EDİTÖR:
Nur Seda Korkmaz

-

Avrupa’nın 30 yıl savaşlarından çıktığı dönemde, 1760 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te dünyaya geldi. Henüz Fransız Devrimi gerçekleşmemişti ancak Simon’un içine doğduğu Fransa’da karmaşa hakimdi. Ailesi soylu ve Katolik Kilisesinin bilinen isimlerindendi. Simon’un dinden kopuşunu gören babası onu Manastır’a kapatmış. Halasının yardımıyla oradan kurtulur ve asker olarak gittiği Amerika’da 4 yıl kalır. Liberalizmi ve gerçek Burjuvayı Amerika’da görmüş. Amerikan ihtilâlinde savaşmış ve oradan babasına yazdığı mektupta “düşüncelerim biraz daha durulunca kendimi, ideal olarak benimsemiş, olduğum insanlığa faydalı bir ilim çalış­masına adayacağım” demişti.
1789 Fransız Devrimi sırasında düşünceleri sayesinde giyotinden kurtulmuş. Sahip olduğu unvanlardan feragat ettiği halde 9 ay hapis yatmıştır. 1804’de sağlığı bozulana dek refah içinde yaşamıştır. Uzun bir süre hastalık ve yoksulluk için­de yaşadı fakat Napolyon’un iktidarı kaybetmesiyle birlikte durumu da düzelmeye başladı.
1817 yılında Auguste Comte sekreteri oldu. Comte; Saint Simon’dan edindiği bilgileri kendi fikirleriymiş gibi sunmuş ve sosyolojinin kurucusu unvanına nail olmuştur. Her ne kadar ders kitaplarında bahsedilmese de esasen sosyoloji biliminin temellerini atmış ve pozitivizm terimini ilk kez kullanan filozof Saint Simon’dur.
Saint Simon, kendini büyük işler başarmak için yaratılmış olarak görmekte ancak önce hangi alandan başlayacağına karar verememiştir. Pozitif bilim çağının başladığını öne sürerek, “yeni toplumu sosyologlar ve sanayiciler yönetmeli çünkü bu gruptan birisi toplumu değiştiriyor diğeri ise toplumu bir arada tutuyor.” demiştir. Endüstri toplumlarında ahlaki bir boşluk olduğunu ve bunun yeni bir dinle aşılabileceğini savunur. Fikirleri destek bulmayınca ani bir moral çöküntüsü ile 1823’de intihara kalkıştı, ama kurtuldu ve iki yıl daha yaşadı. Bu son yıllarda, dinin, sanayi toplumu üzerinde ki tesirleri ve işçi sınıfının durumu ile ilgilenmeye başladı. Saint-Simon bu son yıllarda Comte ile kavgaya tutuştu. Comte fikir ve düşün­celerinin çoğunu ona borçlu olmasına rağmen bu gerçeği, in­kâr etmiş ve Saint-Simon’u “müfsit bir hokkabaz” olarak nite­lendirmişti. Saint Simon 1825 yılında öldü.
Ünlü sosyolog Durkheim, Saint Simon’u 19. yüzyıl düşüncesinin tohumlarını atan isim olarak nitelendirmiştir. Durkheim’in bu iddiasında pek de haksız olmadığını söylemeliyiz. Çünkü Saint Simon,
  • Toplumsal incelemenin, doğa bilimleriyle benzer temeller üzerinde inşa edilmesi gerektiğini savunarak Auguste Comte‘u,
  • Sanayileşme kavramını ortaya atarak, toplumsal gelişme ve toplumsal farklılaşma gibi konularda yazılar yazarak yine Auguste Comte’u ve Herbert Spencer‘ı
  • Tarihte sınıfların rolleri hakkında yazarak ve refahın yaratılmasında emekçiler ile onları sömürenler üzerine düşüncelerini ifade ederek sınıf mücadelesi konusunda Karl Marx’ın çalışmalarını geniş ölçüde etkilemiştir.
Komünist ve Sosyalist düşüncenin adı sıklıkla Marx’la birlikte anılan bir diğer önemli ismi Friedrich Engels ise Saint Simon’u sosyalizmintemel kişisi olarak ilan etmiştir. Engels’e göre daha sonra sosyalizm ile ilgili ortaya konulan tüm düşünceleri Saint Simon’un çalışmalarında bulmak mümkündür. Durkheim’a göre Saint-Simon sosyolojisinin üç temel doğrultusu vardır:​
  • Müspet bilimlerin metotlarını sosyal bilimlere uygulamak,​
  • Reform ile yok olmuş dini duyguları, devrimde yaşayan fazla sayıda ölümü durdurmak için yeniden canlandırma. ​
  • Sosyalist düşünce. (günümüzdeki Marksist düşünce değil.)​
Endüstri toplumu emeği yücelten bir toplumdur. Üretime katkıda bulunan herkes endüstri sınıfının bir üyesidir. İki temel sınıf vardır :​
  • Endüstri sınıfı (Burjuvazi-İşçiler): Bal arıları​
  • Üretime katkıda bulunmayan herkes : Eşek arıları
Saint Simon’un ekonomik analizinde temel olan şey üretimdir. Simon için üretime katkı sağlamayan tüketici sınıf asalaktır ve topluma zararlıdır. Simon mülkiyetin belirli bir noktaya kadar olması gerektiğini ancak mirasın asalak sınıfların sürekliliğini sağladığını, bu yüzden mirasın kalkması gerektiğini savunur. Simon’a göre emek sosyal bir ödevdir.
Simon’a göre toplumlar, her biri farklı bilgi biçimlerine dayanan, teolojik, metafizik ve pozitivizm olmak üzere üç aşamadan geçer. Simon’dan önce de çeşitli düşünürler toplumun belirli aşamalardan geçerek geliştiğini belirtmiştir. Simon’un özgün yönü, bu gelişmenin ekonomik yönünü vurgulaması ve her aşamaya özgü, yapıcı bir reforma gidilerek bilime ve endüstriye dayanan bir toplum inşa edilmesi gerektiğini savunmasıdır. Saint-Simon, bilhassa J. Stuart Mill kanalıyla, İngiliz Li­beralizmi üzerinde, Herzen kanalıyla Rus liberalizmi ve sosya­lizmi üzerinde, Mazzini vasıtasıyla İtalyan nasyonalizmi üze­rinde ve ferdî planda Marx ile Engels üzerinde ve tabiatıyla Fransız sosyalizmi üzerinde oldukça bariz bir tesir yaratmış­tır. Avrupa pozitivizmi ve sosyolojisi üzerinde ise, ondan daha az orijinal fakat daha sistematik olan Comte kadar tesirli ol­muştur.
 

Kaynakça

  • Meriç, cemil. Saint Simon: ilk sosyolog ilk sosyalist İstanbul: iletişim yayınları, 2009.
  • “Saint Simon hayatı”. sosyolojisi.com. Web. 29.03.2023
  • “Saint Simon kimdir? sosyolojisi nedir?”. sosyologer.com. Web. 29.03.2023
  • “Saint Simon kimdir? kısaca Saint Simon ve fikirleri”. tarihibilgiler.org. Web. 29.03.2023
  • “Saint Simon”. biyografi.info. Web. 29.03.2023

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz