Pazar, Ekim 6, 2024

Sosyalist Feminizm Nedir?

-

EDİTÖR:
Nur Seda Korkmaz

-

Feminizm, kökenleri geçmişte bulunan fakat günümüz gündeminde de olan önemli bir ideolojidir. Genel olarak feminizm, kadınların erkeklerle aynı siyasi, yasal ve ekonomik haklara ve olanaklara sahip olması gerektiğini savunan görüş olarak tanımlanmaktadır (Bryson, 2003:1). Feminizm fikrinin ve eyleminin doğuşu 18. yüzyıla kadar gitmektedir. Her ne kadar, hayatta kadın ve erkek aynı oranda var olsalar bile, tarihi yazan erkekler olduğundan ve kuralları onlar belirlediğinden dolayı, her iki cinsiyet dünyayı eşit şekilde paylaşamamaktadır. Cinsiyetlerin biyolojisi de bu konuda önemlidir, ancak burada kadına verilen değeri tartışmaktayız. Erkeğe koruma, kollama, para getirme, güçlü olma gibi görevler atfedilirken; kadınlara ise evde kalıp ev işi yapma, çocuğa bakma, seks objeliği gibi görevler bırakılmıştır.

Sosyalist feminizm, niteliği itibarıyla Marksist feminizm ile Radikal feminizm anlayışlarının ikisinin de özelliklerini barındıran melez bir feminist ideolojidir. Sosyalist feministler, genellikle kadının ikinci planda olmasıyla kapitalist üretim biçimi arasındaki bağlantıya vurgu yapıyorlardı. Üretim, yeniden üretim, cinsellik ve toplumsallaştırma gibi sosyal yapılar kadınların hayatını baskı altına almaktadır.  Sosyalist feministlere göre, Marksist feminizm sadece kadınların ekonomik sömürüsünü açıklayabilmektedir. Ayrıca Marksizm’de sınıf vardır, cinsiyet yoktur. Marksizmin cinsiyet ilişkilerini önemsemediği, dikkate almadığı en temel eleştiridir. Sosyalist feminizmin etkilendiği Radikal feminizm ise kadınlar üzerindeki tahakkümün ana kaynağı olarak ataerkil yapıyı görmektedir. Sosyalist feminizm, kadının toplum içerisindeki konumunun tek bir sistemle açıklanmasını yanlış bulmuştur. Koşulları tarihsel olarak ele alması bakımından diğer feminist akımlardan ayrılmaktadır. Tarihsel olarak inşa edilen dişilik ve erkeklik, kadın ve erkek olarak adlandırılan biyolojik durumdan oldukça farklıdır. Erkek egemen dünyada, kadın üzerinde kurulan tahakkümün tarihsel kökenine inmek gerekmektedir(Pelizzon, 2009:23). Kısacası, Sosyalist feminizm kadının konumunu açıklamak için sadece cinsiyet üzerine odaklanmaz. Aynı zamanda kadınların sınıfsal ve ekonomik koşullarını da çözümlemelerine dahil etmeye çalışır.

Sosyalist feminist kuramın, kadın sorunları ile ilgili ortaya koyduğu en önemli kavramlardan biri “çifte vardiya” kavramıdır. Çifte vardiya, kadınların hem iş yerinde hem de evde çalışmak zorunda olmalarını ifade eder. Çifte vardiya kavramıyla anlatılmak istenen düşünce erkeklerin iş yerindeki mesailerini tamamlayıp eve döndükten sonra dinlenebilmelerine rağmen, kadınların ev işleri ve çocuk bakımı gibi faaliyetlere devam ederek resmen ikinci bir işte çalışmalarından bahseder (Berberoglu, 2009:204-205). Sosyalist feminizm, kapitalist ataerkillik kavramını, ev içi emeği ve kadınların sömürülmelerine ilişkin sorunların çözümlerine makul bir zemin hazırlamıştır. Toplumun yeniden üretilmesinde önemli bir konuma sahip olan kadının ev içi emeğinin, Marksist sorunsalda nasıl yer alacağı sorunu, Sosyalist feministlerin üzerine tartıştığı konulardan biridir.

Sosyalist feminist teori, kadın ezilmişliğinin ciddi sosyolojik, psikolojik ve ideolojik olgusu altında maddi bir temel olduğunda ısrar eder. Sosyalist feministlerin teorik çalışmasının gücü zenginliği ve kadın hareketlerine gerçek katkısına karşılık, uygulayıcıların Marksist teoriyi yeterince kavrayamamış olmaları bu teorinin gelişmesini engellemiştir.  Ailenin bu temelde yatan nedenleri besleyen yapılardan biri olduğu varsayımına ulaşır. Sosyalist feminizm, en azından teorik olarak, feminist mücadeleyi sosyalist görüşe genişletir. Pek çok versiyonunda kadınların “kadın” oldukları için ezildiği gerçeği göz ardı edildiği ve feminist mücadelenin kapitalizme indirgendiği görülüyor.

Türkiye’de feminist hareket hem köklü hem de özgünlüğünü koruyan sosyalist feminist bir hat bulunduğunun altını çizmek gerekir. İlk yazılardan biri sayılan, Gülnur A. Savran’ın 1985 yılında kaleme aldığı “sosyalist bir feminizm olanaklı mı?” yazısıdır. 1988 yılında ise “sosyalist feminist kaktüs” adlı dergi yayın hayatına başlamıştır. Sosyalist feminizmin örgütsel bir yapı kazandığı, feminist mücadelenin dönüm noktalarından olan Sosyalist Feminist Kolektif (SFK), 2008 yılında bir grup sosyalist feministin çağrısıyla kurulmuştur.


Kaynakça

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz