Pazartesi, Aralık 9, 2024

İdeoloji ve İnsanlık Portresi: Şahinler ve Serçeler (Pasolini,1966) Filminde Marksist Temalar

-

EDİTÖR:
Ayşe Birsu Yağan

-

Pier Paolo Pasolini

Filmleri, eserleri, siyasi duruşu ile sinema dünyasına ismini kazıyan, beklenmedik ölümüyle izleyicisini yasa bürüyen, Accattone (1961), Salo ya da Sodom’un 120 Günü (1975), Theorem (1968) gibi meşhur filmleriyle bilinen İtalyan şair, yazar ve yönetmen Pier Paolo Pasolini… İtalyan faşizminin iktidarda olduğu dönemde dünyaya gelmesi sebebiyle fikirleri ve duruşu etkilenmiş, kendisini muhalif bir solcu, bir Marksist olarak konumlandırmıştır. İdeolojisini eserlerine yansıtmaktan çekinmeyen Pasolini, filmlerinde siyasi görüşlerini, dini fikirlerini, doğup büyüdüğü o İtalya resmini seyircisine sunmuştur. Proletarya ve burjuvazi çatışmasını, burjuva yaşamında var olan yozlaşmayı, faşizmin korkunç gerçekliğini, Tanrı-insan-ahlak ilişkilerini mercek altına almış, anti faşizmi, Marksizm’i araç edinmiş, kilise ve ruhban sınıfına karşı eleştiri ve iğnelemeyi amaçlamıştır.

PIER PAOLO PASOLINI VE TATO – ŞAHİNLER VE SERÇELER (1966) SETİNDE

1966 yapımı ‘’Uccellacci e Uccellini’’ (Şahinler ve Serçeler) ise Pasolini’nin ideolojik sinema dili ile yarattığı ilk filmlerinden biridir. Başrollerinde İtalyan komedyen Toto’nun ve daha sonrasında Teorem (1968), Dekameron’un Aşk Öyküleri (1971), Canterbury Öyküleri (1972) gibi birçok filmde yer almış, Pasolini’nin baş oyuncularından Ninetto Davoli yer almaktadır. Beklenmedik bir komediyle seyirci karşısına çıkan Pasolini, yaptığı hiciv/taşlamalar ile kendi imzasını atmaktadır. Şahinler ve Serçeler (1966), Marx’ın sınıf ayrımını temel alarak sınıflar arası çatışmayı, özel mülkiyet sorununu ve tanrı inancını sorgulamak adına izleyiciyi bir yolculuğa çıkarıyor.

İnsanlık Nereye Gidiyor?

Şahinler ve Serçeler (1966), Çin Komünist lideri Mao Zedong ile yapılmış söyleşiden alınan ‘’Dove va l’umanits? Boh! (İnsanlık nereye gidiyor? Peh!)’’ sitemi ve bir baba-oğulun istikameti bilinmeyen bir yola çıkmasıyla başlar. Babanın komik tavırları ve oğulun sersem halleri filme sempatik bir hava katar ve filmin ideolojik tarafına rağmen hikâyeye yumuşak bir giriş yapılır. Yolculuk sırasında karşılaştıkları cenaze ile baba ve oğulun hayat ve ölüm üzerine sorgulamaları başlar. ‘’Zengin öldüğünde geride bir sürü mal mülk bırakır. Fakir öldüğünde onu hatırlayan birkaç dostu kalır. Fakir gelir, fakir gider’’ cümlesiyle var olan sınıf ayrımına ilk dakikalarda değinilir. Bu konuşma ile birazdan hikâyeye dahil olacak kuzgunun ve savunduğu ideolojinin zemini hazırlanır. Kızıl Ordu Korosu tarafından da seslendirilen SSCB’nin askeri marşlarından biri olan Katusha’yı (Katyuşa) duymaya başladığımızda konuşabilen entelektüel solcu kuzgun da hikâyeye dahil olur. Marksizmin temsili kuzgun ile soru tekrarlanır: ‘’Beyler, yolculuk nereye?’’

‘’Yaşadığım yerin adı ideoloji. Başkentinde yaşıyorum. Geleceğin şehridir. Karl Marx caddesi.
 Numarası da 70 küsür 7. Babamın adı Bay Kuşku, annemin adı Bayan Ahlak.’’

Kuzgunun ısrarlı sorularına rağmen yolculuğun nereye olduğu söylenmez. Pasolini, seyircinin görmesini istediği şehir ve ülke tabelalarını yol kenarlarına özellikle yerleştirmiştir. ‘’İstanbul 4253 km’’, ‘’Küba 13.257 km’’ gibi tabelaların yer aldığı bu muğlak yol ile insanlığın gittiği yerin ve yönün belirsizliği, bireyin kaybolmuşluğu sorgulanabilir.  

Ninetto Davoli ve Toto – Şahinler ve Serçeler (1966)

Büyük ve Küçük Kuşlar Vardır, Şahinler ve Serçeler Gibi

Kuzgunun yolculuk sırasında şahinler ve serçelerle ilgili dini bir hikâyeye başlamasıyla filmde zaman ve mekân olarak bağımsız başka bir senaryo daha gelişir. 13. yüzyılda geçen bu hikâyede ise baba ve oğul iki keşiş olarak görünür: Keşiş Cicillo (baba) ve Keşiş Ninetto (oğul). Aziz tarafından kuzgunlar kutsanır ve kuzgunların da artık dünyevi gözle görebileceği söylenir. Keşişlerden ise şahinlere ve serçelere vaaz vermeleri ve tanrı sevgisini ulaştırmaları istenir. Aylar, mevsimler sürecek uğraştan sonra Peder Cicillo şahinlerle de serçelerle de konuşmayı başarır ve müjde getirdiği haberini verir. Kuşların verdiği tepkilerle tanrı ve din inancına taşlama yapılır. Şahinler tanrının kim olduğunu sorarken serçeler ise tanrıdan kış günlerinde yiyecek müjdesi beklediklerini söyler. Fakat şimdi gelen müjdenin oruç ve tanrı sevgisi olduğunu öğrenirler. Buna rağmen görevde başarılı olunur ve iki türe de tanrı sevgisi aşılanır. Fakat bu sevgi, aralarındaki çatışmanın sonunu getirmeyecek ve büyük balık küçük balığı her zaman yutacaktır. Aynı zamanda Keşiş Cicillo’yu kutsal sayıp etrafına dizilen ve yardım isteyen Katoliklerle de kilise eleştirisi yapılır. Bu hikâyede şahinler burjuvaziyi, serçeler ise proletaryayı temsil eder. Tanrı’nın kim olduğuyla pek ilgilenmeyen burjuvazi, açlık çekmesine rağmen sevgisini veren proletarya ve aralarında dinmeyen sınıf çatışması…

‘’Bu dünyayı değiştirmek lazım Keşiş Ciccillo. Sınıflar arasındaki, uluslar arasındaki
eşitsizlikler barışın karşısındaki en büyük tehdit değil midir?’’

Toto ve Ninetto’nun yol üzerindeki araziye izinsiz girmeleri ve mülk sahipleriyle kavgaya tutuşmaları, kuzgunun ‘’Bir karış toprak için kızılca kıyamet koptu’’ gibi alaycı söylemleriyle anlam kazanır ve Marksizm’in önerdiği özel mülkiyete atıfta bulunulur. Yolculukta başka bir durağa ulaşmalarıyla sınıf ayrımı yeniden gün yüzüne çıkacak ve alt sınıf, ezici güç karşısında zayıf kalacaktır. Bay Toto, bir tarafta müşkül durumdaki kiracılarına acımasız davranırken, diğer tarafta borçlu olduğu mühendise boyun eğer. Kırlangıç yuvasını yıkan fakir kadın, kadını evden çıkaran Bay Toto, Bay Toto’nun borçlu olduğu iş adamı…

ŞAHİNLER VE SERÇELER (1966)

Özel mülkiyete son vermek istememiz karşısında dehşete kapılıyorsunuz. Oysa sizin bugünkü toplumunuzda, özel mülkiyet halkın onda dokuzu için daha şimdiden yok edilmiş bulunuyor. Özel mülkiyetin bir avuç insan için var olmasının tek nedeni, o onda dokuz için hiç var olmamasıdır. Demek ki siz bizi ancak ve ancak toplumun büyük çoğunluğunda olmaması koşuluyla var olabilen bir mülkiyet biçimine son vermek istemekle suçluyorsunuz.

Karl Marx, Komünist Manifesto

Marksist Kuzgun: Palmiro Togliatti

Kuzgunun hikâyesinin ardından ise Pasolini bizlere not düşer: ‘’Eğer aklınız karıştıysa ölümünden önce solcu bir entelektüel olan Palmiro Togliatti’yi kuzgun olarak tasvir edelim.’’ Togliatti, Pasolini’nin de zamanında içinde bulunduğu İtalyan Komünist Partisi’nin önderlerinden biridir. Filmde gösterilen cenaze görüntüleri 1964’te hayatını kaybeden Togliatti’nin gerçek cenaze töreninden alınmıştır. 1949’de İKP’den ihraç edilen Pasolini, önder Togliatti’nin ölümüyle birlikte İtalyan Komünizmi için tuttuğu yası bu şekilde gösteriyor. Ölümüne dek Marksizmin ideolojik görüşlerini savunan Palmiro Togliatti’nin yasını…

Palmiro Togliatti’nin Cenaze Töreni

Burjuvazi kendi yarattığı kurumlara karşı çıkmak zorundadır. Çünkü, bir zamanlar onun gelişebilmesi için bir unsur olan bu kurumlar, kapitalist toplumun sürdürülebilmesi için bir engel oluşturmaktadırlar. İşte burjuvazinin gericileşmesinin ve faşizme başvurmasının nedeni budur.

Palmiro Togliatti, Faşizm Üzerine Dersler

Cenaze töreni görüntülerinden sonra Togliatti’nin tasviri kuzgunun da sonu gelir. Toto ve Ninetto için yol boyu fikirlerini duymazdan geldikleri kuzgunu yeme vaktidir. Kuzgunun son sözleriyle de Togliatti’ye veda edilir: ”Artık sözler sükût etti, ben de yolun sonuna geldim. Hissediyorum vaktim doldu. Kelimeler nafile artık. Savunduğum her şeyin faniliğini, kaybolup gittiğini görmekten şikâyet etmiyorum Bay Toto. Ama biliyorum meşalemi başka biri tutup daha yükseklere taşıyacak. İşte o zaman kaderimle yüzleşeceğim. İnsanoğlunun alınyazısıdır geleceğini kestirememek.’’


Kaynakça

  • Pasolini, P.P. (Yönetmen). (1966). Uccelacci e Uccellini (Şahinler ve Serçeler) [Film]. Arco Film.
  • Togliatti, P. (2013). Faşizm Üzerine Dersler. (Çev. Y. Demirekler, Ş. Yalçın). Bilim ve Sosyalizm Yayınları
  • Engels, F. Marx, K. (2019) Komünist Manifesto. (Çev. C. Üster, N. Deriş). Can Yayınları
Ayşe Birsu Yağan
Ayşe Birsu Yağan
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon lisans eğitimine devam ediyor. Sinemanın yapısı gereği, film eleştiri ve analizini disiplinler arası bir yaklaşım ile sürdürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz