Göbeklitepe ve Stonehenge Anıtları Aynı Kültürün Mirası Olabilir Mi?

-

EDİTÖR:
Çağla Büşra Karakuş

-

‘’Muhteşem bir şeyler, bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor.’’ der, Amerikalı gökbilimci ve astrobiyolog Carl Edwars Sagan. Ona göre yaşam sadece dünyayla sınırlı değildi. Yaşamın olduğu başka evrenlerde birileri, kendilerine ulaşmamız için bizleri bekliyordu. Tıpkı bizlerin de onları beklediği gibi…

Kulağa ürkütücü ve hatta imkânsız gelse de daha ilk insandan itibaren arayışına girdiğimiz her cevap, başka evrenlerde var olan yaşamları sorguladığımızın en büyük kanıtıydı. Dünya üzerinde, ulaşmak istediklerimiz hayal üstü ve hatta imkânsız gibi göründüğünde bile binlerce yıl peşinde olduğumuz tek bir soru vardı.

 ‘’Dünya dışında da bir yaşam var mı?’’

Olabilir mi?

Evreni matematiksel hesaplara göre biçimlendirdiğimizde bu kadar büyük bir oluşumun içinde yaşamın, yalnızca dünyayla sınırlı olması gibi bir düşünce sığ sularda yürümeye benzerdi. Derine inildiğinde karşımıza çıkacak her teori bazen garip, anlamsız ve somut delilleri olmadığı için imkânsız gibi de görünebilirdi fakat üstü örtülemeyecek olan tek şey bilimin, dünya dışında herhangi bir yaşamın var olma ihtimali üzerine yıllardır araştırma yapıyor oluşuydu.

Peki bilimden öncesi?..

Düzenli, sistematik ve birikimli bir şekilde ilerleyen bilimin bugün teknolojiyle birlikte çığır açtığı su götürmez bir gerçek lakin daha bilimin ne olduğunun bile bilinmediği bir dönemde, ilk insanların da peşinde olduğu soru, şüphesiz o günün nesli için de aynı önemi taşıyordu.

‘’Evrende tek başımıza mıyız?’’

Cevaplarını yukarıda, gökyüzünde bir yerde arayan ilk insanlardan günümüze kadar değişen tek şey bilimin ilerleyişi oldu fakat merak duygumuz hiçbir zaman değişmedi.

Nasıl yanıt aradılar, evrene bir amaç uğruna gelmemizi Tanrı kavramıyla nasıl bütünleştirdiler ve dahası neden bu soruların cevaplarını gökyüzünde aradılar?..

Bugün 12 bin yıllık tarihiyle dünyanın ilk ve en eski tapınağı olduğu düşünülen Göbeklitepe’yi ve henüz Göbeklitepe keşfedilmeden önce dünyanın en eski anıtı ve yapısı olarak tahmin edilen, yaklaşık olarak 5000 yaşında olduğuna inanılan Stonehenge Anıt Taşlarının gizemine değineceğiz..

Stonehenge’den 7 bin yıl daha yaşlı olan Göbeklitepe’nin keşfi, tarihin seyrini değiştiren olaylardan biri olurken, 1960 yıllarında tesadüfen keşfedilen Göbeklitepe’nin insanlık tarihi için önemi ancak 1995 yılında yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılabilmişti. Bundan önce dünya tarihi için en eski yapı tanımlaması İngiltere’nin Wiltshire kenti Salisbury Düzlüğü’nde bulunan, Stonehenge Taşları için yapılıyordu.

Ta ki 1995 yılına kadar…

Tarih Sıfır Noktasından Doğuyor.

Gerçekten de Göbeklitepe keşfedildiğinde ve kadim bir tarihe öncülük ettiği anlaşıldığında tarih bilimi kendini ve bilinen her kaynağını sorgulamak zorunda kalmıştı. Şüphesiz tarih bilimini de diğer bilimlerden ayıran en önemli yanı değişebilir, yenilenebilir ve hatta en baştan yazılabilir olmasıydı. Nitekim Anadolu topraklarında, Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe’nin keşfi de tarihin yeni baştan yazılmasını zorunlu kılan büyük gelişmelerden biri olmuştu.

National Geographic, Göbeklitepe.

Medeniyet algısına yeni bir pencere açan Göbeklitepe insan ve hayvan figürleriyle yontulmuş taşlara ve T biçiminde 10-12 dikili taşın yuvarlak bir plana yerleştirilmesiyle oluşan bir mimariyle sahiptir. Taşların kalınlığı 1.4, boyları ise 12 metredir. Karşılıklı iki taşın boyları 3-6 metre ve 40 ila 60 ton ağırlığındadır. İnsan ve hayvanlara dair betimlenen görsellerin birer anlamları ve hikayelerinin olduğu düşünülürken, Göbeklitepe’nin bir yerleşim yerinden çok ‘’dini’’ törenlerin yapıldığı bir yer olarak kullanıldığı ve yine araştırmalara göre bu yapının dini inançları oldukça gelişmiş olan son avcı-toplayıcı gruplar tarafından yapıldığı ihtimaline oldukça geniş yer vermektedirler. (BBC New,2021)

Aerial photo of :Stonehenge

Göbeklitepe’den 7 bin yıl daha küçük olan Stonehenge Taşları ilk keşfedildiğinde ise Anadolu topraklarının tarihin bilinen ilk tapınağına ev sahipliği yaptığı bilinmiyordu fakat Stonehenge Taşlarının keşfi de yine zamanında tarih bilimine yön veren önemli gelişmelerden biri olmuştur. Görüntüsü itibariyle Göbeklitepe’yi andıran bu gizemli yapının da dini törenlerin yapılması için inşa edildiği düşünülmekte. Yükseklikleri 4.1, genişlikleri 2.1 metre ve 25 ton ağırlığında olan yapıdaki dikili taşlar da tıpkı Göbeklitepe’deki gibi yuvarlak bir plan üstüne kurulmuştur. Yapımına ise MÖ 3000 yılında başladığı düşünülmektedir.(BBC)

Birbirine çok benzeyen ve aynı amaç için kullanıldığı düşünülen bu iki yapı nasıl olurda iki ayrı kıtada ve birbirlerinden binlerce yıl sonra yapılmalarına rağmen aynı mimariyi temsil ediyorlardı? Bilim adamlarını bu konu üzerine yoğun bir araştırmaya sevk eden sorular peş peşe gelirken aslında merak edilen çok şey vardı. Hem de tahmin edemeyeceğimiz kadar…

Göbeklitepe ve Stonehenge yapıları hakkında en çok merak edilen sorulardan bir tanesi o zamanın teknolojisiyle tonlarca ağırlıktaki bu taşların nasıl taşındıkları ve böylesine devasa yapıların nasıl inşa edebildikleri hakkındaydı.

Belirli yıldızların konumlarına göre yerleştirildikleri düşünülen ve günümüzde oldukça yakın hesaplamalara ulaşan araştırmalar sonucunda bu yapıların astrolojik araştırmalar için kullanılmış olabileceği sorusu da gündemdeydi.

Hem Göbeklitepe’de hem de Stonehenge kazı alanlarında yapılan çalışmalarda ortaya çıkan insan kemikleri ise şu soruyu gün yüzüne çıkartıyordu. Bu yapılar dini törenlerinde Tanrılarına insan kurban eden bir topluma mı aitti?

Bilimsel araştırmalar hem Göbeklitepe’nin hem de Stonehenge’nin nasıl yapıldığına dair çeşitli teoriler ortaya çıkardığında bunları mantıklı birer zemin üzerine oturtmayı da ihmal etmediler. Zira söz konusu Mısır Piramitleri’nin yapılışı içinde geçerliydi. Sırf bunu öğrenebilmek için yakın zamanda Stonehenge Taşlarını o günün koşullarında nasıl taşındığını anlayabilmek için bir deney yapıldı. University College London Arkeologları (UCL) tarafından gerçekleştirilen bu deneyde, taşları taşıma konusunda ne kadar yanıldığımızı gördük çünkü tonlarca ağırlıktaki taşlar, sanılanın ötesinde fizik kurallarına dikkat edilirse eğer oldukça rahat taşınabilirdi.

Arkeofili: Londra Akademi Üniversitesi Öğrencileri 1.

Deneyin başında olan Barney Harris 1 tonluk taşı ancak 15 kişinin çekebileceğini, taşı yerinden kaldırabilmek için ise 40 kişinin gerekli olacağını iddia ediyordu. Yapılan deneyde ise 15 değil 10 kişinin bile bir düzenekle taşı rahatlıkla yerinden hareket ettirebilecekleri tespit edildi. Deneyde kullanılan ip, ahşap ray ve kızaktan yapılan düzenek dönemin şartları göz önüne getirilerek yapıldı. Taşlar Galler’deki Preseli Sıradağlarından başlanarak, 225 kilometre boyunca engebeli araziden Wiltshire’deki anıtların yapıldığı yere kadar taşındı bu sayede taşların uzaylılar tarafından yapıldığı gibi asılsız birçok teori de bu deneyle birlikte çürütülmüş oldu. Neolitik toplumda fazla olan nüfus sayısı sayesinde tonlarca ağırlıktaki taşları kilometrelerce taşımak, onları işlemek ve anıtsal bir yapıya dönüştürmek aslında sanıldığı kadar zor değildi.

Arkeofili: Londra Akademi Üniversitesi Öğrenciler 2.

Fakat cevaplaması en zor şey anıtların nasıl değil ne için yapılmış olduğuydu. Bu konu hakkında sadece bilim adamları değil, yapıları görmek için giden turistlerden tutunda, İngiltere ve Şanlıurfa’nın yerel halkına kadar birçok görüş söz konusuydu. Çünkü söz konusu eğer sahiden de bu yapıların yapılma amaçları dini inanışlar içinse karşımıza cevaplaması güç sorular çıkıyordu. Zira Tanrı kavramının günümüzden oldukça farklı yorumlandığı bu dönemde bir hayvan, bir bitki ve bir gök cismi de o dönemin insanları için bir Tanrı konumunda olabilirdi.

Bu noktada yapılan kazı çalışmalarında her iki yapıdan da elde edilen deliller ve gözlemlenen detaylar şunları söyledi: Ya bir tapınağın yanı sıra astrolojik araştırmaların yapıldığı bir gözlem eviydi ya da bu tapınağın içinde insanlar Tanrılarına insan kurban eden ayinler gerçekleştiriyorlardı. Bu tezi doğrulayan kanıtlar biri ise Göbeklitepe’de başları gövdelerinden ayrılmış kafatasları bulunmasıydı. Stonehenge Taşlarının bulunduğu alanda ise insan kemikleri, çanak ve çömlek gibi kalıntılara ulaşılmıştır ve yine tıpkı Göbeklitepe’deki gibi belirli dini tören ve ayinlerin burada gerçekleştiği düşünülmektedir.

Stonehenge Anadolu Kültürünün bir Parçası Olabilir Mi?

‘’Matematik tanrının, dünyayı yaratmak için kullandığı alfabedir.’’ Gerçekten de evrenin bir dili varsa eğer Galileo’nun da dediği gibi bu ancak sayılar olabilirdi fakat evrenin bu gizemli sırrını bizlerden binlerce yıl önce fark etmeden de olsa keşfeden ve kullanan insanlar vardı ve sanki gelecek her nesle kendilerinin insanlık tarihinin en akıllı nesli olduğunu gösterebilmek için binlerce iz bırakmışlardı. Göbeklitepe, Stonehenge Taşları, Mısır Piramitleri ve daha onlarcası…

1995 yılında ortaya çıkan ve bugün araştırmaları halen devam eden Göbeklitepe ilk kez gün yüzüne çıkarıldığında bilim dünyası yönünü İngiltere’deki Stonehenge Taşlarına çevirmişti. Aynı mimariyi andıran bu iki yapının zaman içerisinde elde edilen araştırmalara göre aynı amaç için kullanıldığı da ortaya çıkmıştı. Birbirlerinden kilometrelerce uzakta, farklı iki kıta üzerinde ve aradan geçen binlerce yıla rağmen Göbeklitepe, Stonehenge’ye çok benziyordu.

Gelin akıl etmesi zor bir ihtimalin nasıl gerçekleştiğine bakalım…

İngiltere’de bulunan Neolitik insan kalıntılarından elde edilen DNA örnekleri ile aynı dönemde Avrupa’da yaşayan Neolitik insan kalıntılarından alınan DNA örneklerini karşılaştırıldı. Araştırma sonucu ise şöyleydi: Neolitik dönemde Britanya Adasının yerleşik insanlarının, Anadolu Yarımadası üzerinden yola çıkarak, İber Yarımadası üzerinden geçerek Biritanya Ada’sına yerleştikleri tespit edildi. Bu halkın Britanya’ya ulaştığı yıl ise MÖ 4000 yılı olarak belirlendi. Gruplar halinde gerçekleşen bu göçlerden ilk grup, Tuna nehrini takip ederek Orta Avrupa’ya diğer bir grup ise Akdeniz’i geçerek Batı’ya yerleşmişti. Doğu Ekolojisi ve Evrim adlı bu araştırmada, İngiltere’ye olan göçün, Anadolu’da MÖ 6000 yılında başlayan büyük bir nüfus hareketlenmesi sonucunda gerçekleştiği ve en önemlisi de Anadolu’dan İngiltere’ye göç eden bu halkın tarımı da kendileriyle birlikte Avrupa’ya getirdikleri büyük oranda neticelendi. (University College London UCL)

Ve elbette bu halk tarımın yanı sıra megalit olarak bilinen büyük, devasa taşları işleyip bunları anıtsal yapı haline getirme geleneğini de Avrupa’ya taşımışlardı. Varılan sonuç ise Stonehenge Anıtlarının, Anadolu geleneğinin Avrupa’ya kadar uzanmış bir parçası olduğuydu.

Bilimin sağladığı her imkânı değerlendiren ve üzerine bir dizi inceleme yapan araştırmacıların birkaç soruya cevap bulduğunu söyleyebiliriz. Anıtlar nasıl yapıldı, hangi dönemde yapıldı ve kimler tarafından yapıldı?

Fakat anıtların ne için yapıldığı sorusunun ardında belki de bizlerin asla bilemeyeceği bir cevap yatıyor. Anıtları yapan toplulukların dini inançlarını, Tanrı kavramlarını nasıl algıladıklarını şu ana kadar elimize geçen bulgularla tahmin etmek oldukça zor fakat kim bilir belki Göbeklitepe’de hâlâ devam eden kazı çalışmaları bir gün bizlere bu soruların cevaplarını da verir ve Stonehenge Taşlarının bir gizemi daha çözülmüş olur.

Tarihin sıfır noktası bugün ülkemiz toprakları üzerinde ve köklü bir medeniyetin izleri belki de sadece İngiltere ile sınırlı değil… Bunu öğrenebilmemiz için araştırmalardan önce tıpkı o zamanın insanları gibi ‘merak’ etmeye başlamamız gerek. Albert Einstein’de dediği gibi ‘’Merak kendi varoluş sebebine sahiptir.’’


Kaynakça

  • UCL,The Stones of Stonehenge: https://www.ucl.ac.uk/archaeology/research/directory/stones-stonehenge
  • SCHMIDT, Klaus (2007), Göbekli Tepe En Eski Tapınağı Yapanlar,(Çev.Rüstem Aslan),
    Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.
  • Emre Meral ”Stonehenge ve Göbeklitepe Yapıtlarının Karşılaştırılması.” erişim:30.06.2023 Acedemia.edu
  • Evrimağacı. Göbeklitepe Neyi Saklıyor? İnsanlık Tarihi İçin Neden Bu Kadar Önemlidir? (2019) Erişim: 30.06.2023 https://evrimagaci.org/gobeklitepe-neyi-sakliyor-insanlik-tarihi-icin-neden-bu-kadar-onemlidir-8080
  • History Stack Exchange ”Is there a relationship between Gobekli Tepe and Stonehenge?” (2019) erişim:25.06.2023 https://history.stackexchange.com/questions/43693/is-there-a-relationship-between-gobekli-tepe-and-stonehenge
Dilara Yılmaz
Dilara Yılmaz
2001 yılında Ayvalık'ta doğdu. Lisans eğitimini Ankara'da felsefe üzerine yapmakta. Sanat, Tarih, Bilim, Edebiyat alanlarına karşı ilgili.

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz