Romanın ilk satırlarından bir cinayet hikâyesi olduğunu öğrenerek, Santiago Nasar’ın öldürüldüğü kanlı pazartesi gününün sabahına gidiyoruz. İşleneceğini herkesin bildiği ama kimsenin engel olmadığı/olamadığı ya da göz yumduğu bir cinayetin öyküsü bu.
Kusursuz bir yaşam gerçekliği olmadığı gibi, bir şeyi salt iyi ya da kötü diye adlandırmak da olanaksızdır. Dünya bir gül bahçesi değil ama öyle bir düşsel mekân olsa bile; düşünsenize, dikensiz bir gül bahçesi bile mümkün değildir zaten.