Tufan olayı, MÖ. 3000 ila 2000 yılları arası farklı uygarlıkların metinlerinde çeşitli isimlerle geçmektedir. Sümer, Akad, Babil, Asur, Yunan ve Hint metinlerinde bahsedilen bu olay, bütün dünyayı kaplayan bir sel felaketi olarak anlatılmıştır. İbrahim’i Dinler de Tufan olayından bahsetmiş, Nuh adındaki peygamberin bir gemi yapması sonucu, kendisine inanan insanlar ve birçok hayvanla birlikte Tufandan kurtulduğu hikayesi anlatılmaktadır. Tufan olayının ne şekillerde ve nasıl anlatıldığı metinlere göre çeşitlilik arz etmektedir.
Sümer Metinlerinde Tufan Olayı
Sümer metinlerinde anlatılan olayın baş karakterleri Enlil, Enkil ve Yüce Bilgedir. Enlil ve Enkil, metinlerde Tanrı olarak geçmektedir. Yüce Bilge, Sümerce Ziusudra, Eski Babilce Atrahasis, Hititçe Artamhasi, Akkadça Utnapiştim, Eski Yunanca Deukailon, İbranice Noah olarak adlandırılmaktadır. Din adamları, Yüce Bilge’nin Hz. Nuh olduğunu söylemektedir. (Engin Kekeç, s. 455.)
Antik metne göre, İnsanların yok edilmesi gerekti ve Annunakiler meclisinde bu konu tartışıldı. Tanrılardan birisi olan Enlil bu görevli üstlendi lakin Enkil bu durumu hoş karşılamadı.
‘’Sırtınızdaki ağır angaryadan kurtardım sizi,
İşinizi (insanlara yükleyerek),
Siz de (hızla çoğalmanın) uğultusunu bağışladınız (onlara)’’
‘’Hatta (bir tanrı) bile kurban ettiniz
(Onlara) bir ‘’ruh’’ (vermek için)
Şimdi de toplanmış
Ortadan Kaldırılmalarını mı isteyeceksin?’’
‘’(Hiçliğe) geri dönmeleri
(Kararı)nı mı vereceksiniz?’’
‘’(Yarattıklarıma) el kaldırabilir miyim?
Ve de söz ettiğiniz şu Tufan.’’
Neyin nesi? Bilmiyorum!
Ben mi çıkartacağım?
Hayır, Enlil’in işi bu!’’
Net(gal) gökteki vanaları açsın;
Ninurta da gidip taşırsın,
(Yukardaki barajları)
Enkil, Tufanın gerçekleşeceğinden çok üzülerek, masum insanların yok edilmesinin doğru olmadığını söylemiştir. Bu duruma baştan beri karşı çıkan Enkil, Büyük Bilgeye, Tufanın yaşanacağını bir rüya yoluyla gösterir.
Enkil, Yüce Bilgeye, Tufandan kurtulması için bir gemi yapmasını söyler.
Yık evini, tekne yap kendine!
Malını mülkünü bırak,
Canını kurtar!
İnşa etmen tekne,
Üzerine çatı da yap ki Apsu’daki gibi
Güneş içini görmesin,
Her tarafı kapalı olmalı,
Donanımı da sağlam,
Kalafatı kalın ve dayanıklı olmalı!
Sonra gökten yağmur gibi yağdıracağım sana,
Sürüyle kuş ve sepetler dolusu balık!
Bunun üzerine Enki açtı ve doldurdu su saatini,
Tufanın başlayacağı zamana, yedi gün sonraya ayarladı!
Yüce Bilge, Tufana hazırlıklı olmak için kendisine inananlarla bir gemi yapımına başladı. Dülgerler keserleriyle, Sazcılar taş tokmaklarıyla yardım ediyorlardı. Gemiyi inşa ettikten sonra ziftle kapladı. Gemi yapımı tamamlandı ve her çeşitten hayvan gemiye bindirildi.
Saf hayvanları,
En yağlılarını,
Yakaladı ve gemiye bindirdi.
Göklerin tüylü kuşlarını,
… Sürüleri,
Bozkırın küçük hayvanlarını,
Hepsini gemiye bindirdi.
Tufan başlamıştı, Yüce Bilge ve ona inananlar gemiye bindiler. Gökler birdenbire kapaklarını açtı, rüzgarlar şiddetlendi. Yeryüzü adeta bir cehennem yerine dönmüştü.
Fırtına vuruyordu yeryüzünü,
Zincirden boşanmış Tufan,
Savaş gibi geçti,
Üzerlerinden İnsanların,
Göz gözü görmüyordu: Bu katliamda kim kimdir anlaşılmıyordu.
Tufan gürlüyor boğa gibi,
Çığlık atan kartal gibi,
Haykırıyordu rüzgar,
Zifiri karanlıktı her yer,
Güneş yok olmuştu,
İnsanlar sinek gibi ölüyordu.
Tufanın gürültüsü,
Tanrıları bile dehşete düşürdü.
Antik Metinde, Tufanın yedi gün ve yedi gece sürdüğü anlatılır. Tufan bittikten sonra, gemi bir tepeye oturdu. Yüce Bilge, Tufan bittikten sonra dışarı çıktı ve Tanrılar için kurbanlar kesti.
Kurban armağan eder gibi ziyafet verdi,
Tanrılar beslensin diye.
Tufan, Antik metinlerine göre, evrensel olduğu bilinmektedir. Tanrılar, insanların kötü davranışlarda bulunduğunu görünce onları cezalandırmak istemiş, bir Tufan ile helak etmiştir. Lakin Enkil, İnsanlardan yana olarak, Yüce Bilgeye bu durumu bildirmiş ve İnsanlığın soyunun devam etmesini sağlamıştır. (Jean Bottero, Samuel Noah Kramer, s. 625-633). Babil, Akad, Asur metinlerinde de bu anlatılanların neredeyse birebir benzerleri anlatılmıştır.
Yunan Mitolojisinde Tufan (Deucalion Tufanı)
Baş Tanrı Zeus, insanların işledikleri suçun cezası olarak büyük bir Tufan yaratmayı planladı. İlk olarak Kuzey Rüzgarını, Aiolos’un mağaralarına hapsetti. Daha sonra, korkunç, kapkara suratı olan Güney Rüzgarını salıverdi. Zeus, bulutları bir araya topladı ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Yağmurun yağmaya devam etmesi için, Hera’nın elçisi İris, suları toplayıp bulutlara taşıyor ve yağmurun durmasını engelliyordu. Denizlerin Tanrısı Poseidon büyük seller yaratmak için Zeus’a ve İris’e yardım ediyordu. Poseidon bütün nehirleri toplantıya çağırdı ve bütün gücünüzle akın dedi. Poseidon’nun emri sonrası nehir yatakları setlerini kaldırdı ve gürül gürül akmaya başladılar. Sonra Poseidon, üç dişli çatalı ile yere vurdu. Yer aniden sarsıldı ve bütün su kaynakları yeryüzüne çıktı. Bunun sonucunda bütün yeryüzü sular altında kaldı. Kimi insanlar sel felaketinden dolayı, dağlara çıktılar, kimileri ise kayıklara oturmuş kürek çekiyordu. Artık yeryüzü balıkların yaşadığı yer haline geldi. Yunuslar ormanlık alanları mesken edinmişlerdi. Koyunlar ve Kurtlar bir arada yüzüyor, kuşlar konacak bir yer bulamadığından denize düşüyordu. Durmadan yükselen okyanuslar dağların tepelerini ele geçirdi.
Daha sonra, Deukalion ve Pirrha, kayığıyla birlikte bir dağa oturdu. Bu dağ, Aonia ile Oeta arasında bulunan bir dağ idi. Denizler, bu dağ hariç her yeri kaplamıştı. Zeus, sularla kaplı olan yeryüzüne baktığında bir erkek ve bir kızın hala yaşadığını gördü. Bu durumda Tufanı durdurma kararı aldı ve Kuzey Rüzgârı ile bulutları uzaklaştırdı. Tufanın bitiminden sonra toprak gökyüzünü, gökyüzü de toprağı gördü. Denizler tanrısı Poseidon elindeki üç dişli çatalı yere bıraktı ve sular yatıştırıldı. Daha sonra Triton’u yanına çağırdı ve borusunu öttürüp, taşkın suların ve nehirlerin yataklarına dönmesini emretti. Boruyu üfler üflemez bütün sular geri çekildi. Tufan dindi ve tepeler göründü, toprak yükseldi. (Ovidius, s. 32-36.)
Bu Yunan Mitini, Ovidius, Dönüşümler adlı eserinde anlatmaktadır.
Hint Metininde Tufan Olayı
Sümer ve Yunan metinlerinde anlatıldığı gibi, Tufan, ceza olarak insanlığa gönderilmiştir. Hint Metinlerinde de durum aynıdır. Tanrı Brahma, insanların tanrı ile olan bağlantısının koptuğunu ve yeryüzünde birçok suç işlediklerini gerekçe göstererek Tufan olayının gerçekleştiğini söyler.
Hint Kutsal Metnine göre, yeryüzünde kaos üç sene boyunca devam eder. Tanrı Vishnu, Manu adında birini Tufandan kurtarmak için seçer. Daha sonra, maddesel bedenine girer, bir balık olarak Manu’ya görünür. Manunun yanına giderek, bir Tufan olacağını ve Dünyanın sular altında kalacağını bildirir. Manu’ya, büyük bir gemi yapmasını ve her çeşitten bitki ve hayvanı bu gemiye doldurmasını söyler. Balık, Manu’ya bu süreçte yardım edeceğinden bahseder. Lakin önce büyük bir balık haline gelmem gerekir der. Manu balığı alır ve bir kavanoza koyar. Balık biraz büyüyünce, Manu balığı alır ve göle bırakır. Balık daha da büyür, Manu bu sefer onu gölden alır ve denize bırakır. Balık artık çok büyümüştür ve Caşa haline gelir. Sonra da balık Manu’ya, sel felaketinin şu yıllarda olacağını ve hazırlık yapmasını söyler. Manu, gemisini yapar ve sonra sular yükselerek gemiyi kaldırır. Balık, Manu’nun yanına yüzerek gelir. Manu, geminin halatını, balığın boynuzuna bağlar ve balık, gemiyi Himalaya dağlarına götürür. Balık, Manu’ya, şöyle der: ‘’Ben seni kurtardım, gemiyi bir ağaca bağla ve dağın tepesindeyken suların seni karaya oturtmasına izin verme. Sular çekildikçe sen de aşağı in. Sular çekilince Manu aşağı iner. Ve sel felaketinden geriye Manu ve onun kurtardığı diğer canlılar hayatta kalır.
Tufandan sonra, Manu, evlat arzusuyla ölmektedir ve kendini cezalandırmaya kalkar. Manu, pişmiş aştan bir adak hazırlar ve sulara bu adağı sunar. Bu adaklardan bir kadın yaratılır, üzerinden damlalar dökülür halde ayağa kalkar. Kadın sayesinde Manu Irkı devam eder. (Muammer Ulutürk, s. 3-5.)
Hint Metninde, Manu’nun bir aş hazırladığı görülür. İslam ve Yahudi inancına göre, Hz. Nuh, sel felaketinden sonra, ellerinde kalan bütün malzemeleri karıştırır ve ortaya bir yemek çıkar. Bu yemeğe İslam geleneğinde Aşure denmektedir. Hint ve İbrahimi dinlerdeki anlatım ilginç bir benzerlik sunmaktadır bize.
Manu, Hint metinlerine göre, MÖ. 300 Yıllarında yaşamış ve efsaneye göre ilk kanun yapıcı olarak bilinmektedir. Bu anlatılan bilgiler, Hint Metni olan Satapatha Brahmana’da geçmektedir.
Tevrat’ta Tufan Olayı
Antik Çağ da farklı uygarlıklar ’da bahsi geçen Tufan, daha sonra, İbrahimi bir din olan, Yahudiliğin Kutsal Kitabı Tevrat’a da konu olmuştur. Antik metinlerdeki gibi, Tanrı, insanları cezalandırmak için bir Tufan meydana getirir. Tevrat’ta Tufan Olayı şöyle anlatılmaktadır:
Rab baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu ve yüreği sızladı. ‘’Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım’’ dedi. ‘’Çünkü Onları yarattığıma pişman oldum.’’ Ama Nuh, Rabbin gözünde lütuf buldu. (Tevrat, Yaratılış: 6; 5-8)
Tanrı Nuh’a, ‘’İnsanlığa son vereceğim’’ dedi. ‘’Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim.’’ ‘’Kendine gofer ağacından bir gemi yap, içini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap.’’ Dedi. (Tevrat, Yaratılış: 6; 13-14) Devamında Nuh’a geminin nasıl yapılacağına dair ayrıntılı bilgiler verilmekte. İlginç olan şu ki, Sümer metinlerinde de Tanrı, geminin ziftle kaplanması gerektiğini söyler.
Yeryüzüne Tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzünde her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola. (Tevrat, Yaratılış; 6; 17-21)
Tanrı, Nuh’a bunları söyledikten yedi gün sonra, Tufanı başlattı. Tufan Tevrat metnine göre kırk gün kırk gece sürdü.
Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü, enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı. (Tevrat, Yaratılış: 7; 6-12)
Soluk alan her tür canlı çifter çifter Nuh’un yanına gelip gemiye bindi. Gemiye giren hayvanların Tanrı’nın Nuh’a buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. Rab Nuh’un ardından kapıyı kapadı. (Tevrat, Yaratılış: 7; 15-16).
Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı. Sular yükseldi, çoğaldıkça çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı. Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı. Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar yok oldu. Sular yüz elli gün boyunca yeryüzünü kapladı. (Tevrat, Yaratılış: 7; 17-24)
Sonra Tanrı Nuh’u ve gemideki evcil ve yabanıl hayvanları anımsadı. Yeryüzünde rüzgâr estirdi, sular alçalmaya başladı. Enginlerin kaynakları, göklerin kapakları kapandı. Yağmur dindi. Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu. (Tevrat, Yaratılış: 8; 1-4)
Hz. Nuh, Tufandan sonra bir sunak yaptı ve temiz sayılan hayvanlarla kuşlardan yakmalık sunular sundu. Güzel kokudan hoşnut olan Rab içinden şöyle dedi: ‘’İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim.’’ (Tevrat, Yaratılış: 8; 20-21)
Kaynakça
Bottero, Jean, Kramer, Samuel Noah, Mezopotamya Mitolojisi, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2021.
Kekeç, Engin. ‘’Tufan Mitosu Üzerine Arkeolojik Bir Yaklaşım’’, Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 5/2.
Ovidius, Dönüşümler, Töz Yayınları, Ankara, 2021.
Ulutürk, Muammer, Yeryüzünde Neslin Tek Bir İnsanla Yeniden Başlamasının Örneği Olarak Hint Mitolojisinin Nuh’u; Manu ve Tufan Olayı.