Cumartesi, Nisan 19, 2025

Anadolu Selçuklu Devletinin Siyasi Süreci (1075-1308)

-

EDİTÖR:
Çağla Büşra Karakuş

-

Anadolu Selçuklu Devletinin Siyasi Süreci (1075-1308)

1040 yılında Selçuklular ile Gazneliler arasında Dandanakan savaşı olmuş, savaşın kazanılmasından sonra Anadolu’ya göç hareketleri başlamıştır. 230 bin kişilik büyük bir topluluk Anadolu’ya göç etmiştir. (Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 188.) Bu sayının doğruluğu belli değildir, o döneme bakıldığında daha az olması muhtemeldir. Anadolu Türkleşme hareketi bu dönemde başlamış olup, 1071 yılında Sultan Alparslan’ın fethi ile Anadolu’da Türkleşme hareketi kalıcı hale gelmiştir. Anadolu fetih edilmeden önce nüfus bir hayli azalmıştı, Anadolu’nun fethi ile Anadolu’daki nüfus Türkler sayesinde artmış, harabe olan Anadolu topraklarına yeni köyler, kasabalar ve şehirler yapılmıştır. (Mustafa Kafalı, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, s. 9-10.)

Selçuklu ve Türkmen beyleri, Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’ya dağılmış, her biri kendi beyliğini kurmuştur. Lakin, Bizans tehlikesi bu beyliklerin iç ve dış politikalarında tehdit unsuru oluşturuyordu. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için Anadolu’da Türk siyasi teşkilatının kurulması büyük önem arz ediyordu, nitekim bu siyasi birlik Türklerin varlığını ve kültürünü koruyacaktır. (Salim Koca, Türkiye Selçuklu Hükümdarlarının Temel İç ve Dış Politikaları ve Bu Politikalardan Güttükleri Amaçlar, s. 13.) 1075 yılında İznik’i fetheden Kutalmış oğlu Süleymanşah burayı başkent yaparak Türkiye Selçuklu devletinin temellerini atmıştır. (Azimi, Azimi Tarihi, s. 24.) Bazı tarihçiler Türkiye Selçuklu devletinin kuruluş yılının 1077 ile 1081 arası olduğunu söylemiştir. Bizans tarihçisi Anna Komnena, Süleymanşahın 1081 yılında İznik başkent olmak üzere tüm Anadolu’ya hükmettiği, sultanın merkezinin de İznik olduğunu söylemektedir. (Anna Komnena, Alexiad, s. 125.) Lakin İslam kaynaklarındaki bilgiler ile İznik’in Fethi ve Türkiye Selçukluların kuruluşu 1075 olarak saptanmıştır. (Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, s. 281-282.)

Süleyman Şah Dönemi (1075-1086)

1075 yılında İznik başkent olmak üzere Türkiye Selçuklu devletini kuran Süleymanşah, ilk olarak uyguladığı politikalardan birisi bütün Anadolu’yu fethedip kendi hakimiyeti altına almak idi. Ayrıca Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Konstantinapol’ün fethi için söylediği hadisi şerife nail olmaktı, böylelikle hedeflerinden birisi İstanbul’u fethedip, Rumeli yakasından fetihlerine devam etmek idi. Topraklarını genişletmek isteyen Süleymanşah, Bizans’ın içindeki karışıkları fırsat bilerek topraklarını, Marmara Karadeniz ve Akdeniz taraflarına doğru genişletti, ele geçirdiği kıyı bölgelerinde gümrük daireleri kurup buralardan geçen gemilerden vergi aldı. Ayrıca Orta Asya’dan ve Bizans’ın zulmünden bıkıp Anadolu’ya gelen topluluklara iyi davranıp, onlara toprak ve hürriyet verdi. (Ali Sevim, Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleymanşah, s.17.) Böylelikle hem Türk hem de Süryani, Gürcü ve Ermeni gibi farklı kavimler, Süleymanşahın yönetimini benimsediler ve hakimiyeti altına girdiler.

Süleymanşah, Bizanslıların sınırlarını zorluyor, birçok kale ve yerleşim yerini ele geçiriyordu. Bizans tahtına oturan Aleksios Komnenos, Süleymanşahın gücünü görüp varlığını kabul etmiştir. Kendi tahtını ve sınırlarını korumak isteyen Aleksios Komnenos, Süleymanşah ile bir antlaşma tertip etmiştir. Böylelikle Selçuklular ve Bizanslılar arasında Dragos çayı sınır olmak üzere Dragos çayı antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Bizans güvenliğinin korunması için, Selçuklulara büyük miktarlarda vergi verecek, Anadolu topraklarına Bizans tarafından herhangi bir şekilde saldırı olmayacaktır. Antlaşmadan sonra Süleymanşah, fethedilmeyen kale ve şehirleri fethetmiş buralara kendi valilerini atamıştır. (Sevim, a. g. e. ss. 29-30.)

Devlet yönetiminde ustalık sergileyen Süleymanşah, 1086 yılında Halep civarında Tutuşla yaptığı savaşta yenildi ve yenilginin hüznü ile intihar etti. (Mehmet Altay Köymen, Süleymanşah ve Anadolu Selçuklu Devletinin Kuruluş, s. 79.) İbnü’l Verdi Süleymanşahın savaş alanında öldürüldüğü ihtimalinden bahsetmiştir. (İbnü’l Verdi, (Bir Orta Çağ Şairinin Kaleminden), Selçuklular, s. 42.) Urfalı Mateos ise Süleymanşahın Tutuşun askerleri tarafından öldürüldüğünü söylemektedir. (Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-namesi (952-1136) Papaz Grigor’un Zeyli, s. 169.) Lakin birçok İslam kaynaklarında intihar ettiği söylenmektedir, çoğunluk olarak bu durumu kabul etmemiz daha doğru olur.

Ebu’l Kasım Dönemi (Fetret Devri)

Süleymanşahın ölümünden sonra Anadolu toprakları lidersiz kalmıştır. Bu dönemi Türkiye Selçuklu devletinin fetret devri olarak adlandırabiliriz. Bu dönemde altı yıl boyunca Anadolu Selçuklu devletine Ebu’l Kasım liderlik etmiştir. Ebu’l Kasım ilk olarak kardeşlerini vali olarak atamıştır. Daha sonra Dragos çayı antlaşmasını bozarak Marmara’ya ve İstanbul boğazına akınlarda bulundu. Daha sonra ele geçirdiği Kios kıyısındaki limanda Bizans ile mücadele etmek için gemiler yaptırdı. Bizans’a karşı İznik beyi Çaka ve Peçenekler ile ilişkiler kurdu. Amacı Bizansın topraklarını ele geçirmek olan Ebu’l Kasım, İsfahana giderken yolda emir Bozanın askerleri tarafından yakalanıp öldürüldü. (Sevim, a. g. e. s. 39-40.) Bu dönemde Anadolu Selçuklu devletinin denizcilik ile ilgili münasebetlerinin olduğu dönemdir, denizcilik alanında temel adımlar Süleymanşahın vali olarak bıraktığı Ebu’l Kasım tarafından atılmıştır.

I. Kılıçarslan Dönemi (1093-1107)

I. Kılıçarslan İsfahan’dan kaçıp, 1093 yılında İznik’e geldi ve Anadolu Selçuklu devletinin tahtına oturmuştur. Bazı görüşler Berkyaruk’un rızası ile tahta geçtiğini söylemektedir. Anadolu Selçuklu tahtına geçtiği zaman Anadolu halkı tarafından sevinçle karşılandı. (Mehmet Altay Köymen, Selçuklu Devri Türk Tarihi, s. 115.)

I. Kılıçarslan döneminde, Bizanslılar tarafından Marmara kıyılarına saldırılar olmuş, saldırıları engellemek ve Bizans tehlikesini ortadan kaldırmak için I. Kılıçarslan, Çaka beyin kızıyla evlenerek, ittifak kurdu ve birlikte Bizans kuvvetlerini yenilgiye uğrattılar. Böylelikle, I. Kılıçarslan, kendi topraklarını müdafaa etmiştir. (Ali Sevim, Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 430.)

1101 Yılında Anadolu’ya haçlı seferleri olmuş, Sultan I. Kılıçarslan ve Danışmend Gazi bu tehlikenin farkına varınca ittifak kurmuşlardır. Eskişehir’e ulaşan haçlı ordusu burada yenilmiştir. (Steven Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi, s. 141-142.) Ardından II. Haçlı ordusu toplanıp, Konya’ya saldırmışlardır. II. Haçlı ordusu da başarıya ulaşamamış, bu yenilginin ardından Avrupa tekrardan III. Haçlı seferini düzenlemiştir. III. Haçlı ordusu da Danışmend Gazi ve I. Kılıçarslanın ittifakıyla tekrar yenilmiştir. (Runcıman, a. g. e. ss. 144-145.)

Türkiye devletinin ilk iki hükümdarı Süleyman Şah ve I. Kılıçarslan sadece Anadolu içinde değil Anadolu’nun dışında da genişleme ve yayılma politikası gütmüştür. Lakin bu politikaların bedeli çok ağır olmuş hem Bizans ile hem de Suriye ve Iraktaki valiler ile çatışmak zorunda kalmışlardır. Bu durum Anadolu’daki Türk varlığı için sorun teşkil etmiş, Türkiye Selçuklu devletinin temellerini sarsmıştır. Daha da kötüsü, I. Kılıçarslan döneminde Haçlı seferleri olmuş, Anadolu’ya giren Haçlılar büyük zulümler ve katliamlar yapmıştır. Bu Haçlı tehlikesini I. Kılıçarslan, Danışmend Gazinin desteği ile geri püskürtmüş, Haçlı tehlikesi etkili mücadeleler sayesinde durdurulabilmiştir. (Koca, a. g. m. ss. 14-15.)

Şahinşah (Melikşah) Dönemi (1109-1116)

Babasının ölümünden iki sene sonra serbest kalan Şahinşah, Selçuklu tahtına oturdu, bu dönem hakkında pek fazla bilgi sahibi değiliz, kardeşi mesut ile taht kavgaları yaşadı. Saltanat mücadelesi yedi sene sürdü, kardeşi Mesut, Danışmend Gazinin desteği ile 1116 yılında Selçuklu tahtına oturdu. (İbn Bibi, El-Evamirü’l-Ala’iyye fi’l-Umuri’l-Ala’iyye, s. 13.) Şahinşahın tahtı ele geçirmek için Bizanslılardan yardım istediğini biliyoruz.

I. Mesut Dönemi (1116-1155)

Sultan Mesut’un iktidarı 39 yıl sürmüştür. Sultan Mesut, Danışmend Emir Gazi sayesinde tahta oturmuştu. 1116-1134 yılları Emir Gazinin desteğinin olduğu dönemdir. Bu dönemde Anadolu politikasında belirleyici iki hükümdar bulunmaktaydı. Birisi Sultan Mesut birisi ise Danışmend Emir Gazi idi. (Koca, a. g. m. ss. 28-29.)

Bu dönemde, Bizans kralı II. Ioannes Komnenos idi. Bizans kralı, Anadolu Selçukluların seferlerine karşılık, yeni bir sefer düzenledi. Denizli’yi ele geçirdi, ardından 1120/21 yılında Batı ve Güney Anadolu bölgesine sefer düzenledi, burada Antalya’yı ve Uluborlu’yu ele geçirdi. Bu dönemde Sultan Mesut Bizanslıların saldırıları ile büyük toprak kayıplarına uğramış, Batı Anadolu’yu tamamen kaybetmiştir. (Sevim, Merçil, a. g. e. s. 437.) Ayrıca Danışmentliler Sultan Mesut’un hakimiyetinde olan toprakları ele geçirmiş, Malatya, Kastamonu ve Çankırı’yı fethetmiştir. (Sevim, Merçil, a. g. e. ss. 438-439.) Bu durumda Sultan Mesut bir hayli zor durumda kalmış, batıdan Bizans doğudan Danışmentliler sıkıştırmıştır. Sultan Mesut, bağlılık politikasını devam ettirerek hakimiyeti eline alana kadar bu politikaya bağlı kalmıştır.

Emir Gazinin ölümünden sonra Danışmendli tahtına Melik Muhammed geçmiştir. Lakin taht kavgaları yüzünden Danışmendlilerin gücü azalmıştır. I. Mesut bunu fırsat bilerek, Danışmendli topraklarında hak iddia ediyordu. Sultan Mesut Çankırıya saldırdı, karşı gelemeyeceğini bilen Melik Muhammed antlaşma imzaladı. Antlaşma sonucu, Sultan Mesut Bizanslılara karşı cephe aldı ve Karadeniz sahillerini ele geçirdi. (Pelin Aydoğdu Çolak, I. Mesut Dönemi, Türkiye Selçukluları- Danışmendli İlişkileri, s. 177-178)

Melik Muhammed 1142 senesinde öldü, I. Mesut bu dönemde bağımsızlığını kazandı ve sınırlarını genişletmek için fetihlere başladı. Anadolu’daki toprakları kendi hakimiyeti altına alan I. Mesut, ele geçirdiği toprakları oğulları arasında paylaştırdı. Temel Politikası, güç elde edene kadar, Danışmend Emir Gaziye bağlı kalmak, batılı güçleri birlikte yenebilme amacı güdüyordu, politikası düzgün ilerledi, Danışmend Emir Gazi ile birlikte batıdan gelen tehlikeleri savuşturdu. Ardından Emir Gazinin ölümü ile, Danışmentlilerdeki taht kavgaları sayesinde bağımsızlık kazandı ve bunu fırsat bilerek Anadolu’daki topraklarını geri ele geçirdi. Mesut dönemine kadar Anadolu için Romalılar ülkesi denirken onun zamanında Anadolu’ya Türkiye denilmeye başlanmıştır. (Çolak, a. g. e. s. 180.)

II. Kılıçarslan Dönemi (1156-1192)

Sultan Mesut öldükten sonra Anadolu Selçuklu tahtına II. Kılıçarslan geçmiştir. II. Kılıçarslan babasının zamanındaki gibi Danışmendliler arasındaki ilişki iyi değildi, aralarında rekabet ve düşmanlık ortaya çıkmıştır. Bu düşmanlığı sonucu, Danışmendliler, II. Kılıçarslana cephe almış, II. Kılıçarslan Anadolu’da yalnız kalmıştır. Bu yanlış politikayı gören Bizans kralı Manuel Türk boylarını, II. Kılıçarslana karşı birleşmek için ikna etmiş, koalisyon oluşturmuştur. Böylelikle Türk boyları birbirleri arasına düşecek, Manuel ise hedefine zorlanmadan ulaşacaktı.

Manuelin bu planı işlemiş, müttefikler II. Kılıçarslana karşı saldırılarda bulunmuştur. Saldırılara karşı gelemeyen II. Kılıçarslan barış teklifinde bulunmuş, Anadolu siyasetinde geri adım atmak zorunda kalmıştır. Böylelikle II. Kılıçarslan arkasını sağlama almadan yapılacak fetihlerin zararlı olacağını anlamış ona göre hareket etmiştir. Bizans ile yapılan ağır antlaşmadan sonra II. Kılıçarslan Danışmendlilere yönünü çevirmiş, danışmendlileri yok edip, Türk siyasi birliğini sağlamak amacı gütmüştür.

Danışmentli toprakları, Anadolu Selçuklu topraklarına katılmış, Anadoludaki Türk siyasi birliğini oluşturmak için temel alt yapı hazırlanmıştır. Ayrıca bu dönemde Anadolu Selçuklunun askeri ve siyasi gücü artmış, maddi kaynaklarda artış gözlemlenmiştir. Bu dönemle birlikte, Anadoludaki Türk hakimiyeti kalıcı hale gelmeye başlamış, II. Kılıçarslanın Miryokefalon Zaferinden sonra, Anadolu artık kalıcı bir şekilde Türk yurdu haline gelmiştir. (Koca, a. g. m, ss. 32-34.)

I. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1192-1196)

Sultan Gıyaseddin Keyhüsrevin ilk saltanatı beş yıl sürmüştür. Bizans kralı III. Aleksiosun elindeki toprakları, Menderes ırmağına kadar fethetti. Hristiyan halkı Akşehir’e yerleştirdi. Halka toprak, ziraat aletleri ve tohumlar vererek, ziraat alanında üretim yapmaya teşvik etti. Böylelikle I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Hristiyan halkın güvenini kazanmış, onlar sayesinde ziraat te, ekonomiye belli başlı katkılar sağlamıştır. Bunu duyan, diğer Hristiyan halkları bile Selçuklu topraklarına göç etmeye başlamıştır. Bu olay ile Selçuklu sultanı, I. Gıyaseddin Keyhüsrevin ülkedeki, imar, iskân ve üretime ne kadar önem verdiğini görebiliriz. (Sevim, Merçil, a. g. e. s. 448.)

II. Rukneddin Süleymanşah Dönemi (1196-1204)

II. Rukneddin Süleymanşah Konya’ya giderek Selçuklu tahtını ele geçirdi. Bu dönemde II. Rukneddin Süleymanşah, Doğu ve Güneydoğuya fetihler düzenlemiştir. Politikası, Selçuklu topraklarını genişletmek idi. Fetihleri sonucu Ermenileri Torosların güneyine sürdü, ardından Malatya’yı ele geçirdi. II. Kılıçarslan zamanındaki toprakları geri aldı. Ardından sürekli doğu Anadolu topraklarına saldırıda bulunan Gürcülere karşı sefer düzenledi, sefer başarısız oldu birçok Türk askeri öldü. Ancak Anadolu’daki Selçuklu hakimiyeti devam etti. 1204 yılında vefat etti. (Sevim, Merçil, a. g. e. ss. 450-451.)

Anadolu’da Türk Siyasi Birliğinin Sağlanması

Anadolu’da Türk siyasi birliğini kurma politikasının temelini I. Mesut atmıştır, oğlu, II. Kılıçarslan Danışmendlileri ortadan kaldırarak bu politikanın ilk büyük başarısını sağlamıştır. II. Süleymanşah ise Saltuklu beyliğine son vererek, babasının uyguladığı politikayı devam ettirmiştir. Bu politikanın önemi anlayan, I. Alaeddin Keykubad da Türkiye Selçuklu devletinin bütünlüğün sağlamak için, Mengüceklere ve Artukluların Harput kolunu ortadan kaldırmış ve topraklarını, Anadolu Selçuklu devletine katmıştır. Dedesi II. Kılıçarslanın faaliyetlerini batı Anadolu dışında sürdürmüştür. Sultan I. Alaeddin Keykubat döneminde sağlanmış olan siyasal birlik, Moğol istilası ile bozulmuş, Anadolu’daki siyasi birliğe Kösedağ savaş ile büyük bir darbe vurulmuştur. (Koca, a. g. m. s. 35.) Artık Anadolu Selçuklu devleti Moğollara tabi bir devlet olmuş, yavaş yavaş çöken Anadolu Selçuklu, 1308 yılında II. Mesudun ölümünden sonra yıkılmıştır.

Anadolu Selçuklularında Ekonomik Politika

Anadolu, doğu ve batı arasındaki köprü durumundadır, komşu devletler ile ilişkiler bozulduğu zaman, ticaret kervanları saldırıya uğruyordu ve tüccarlar zarar görüyordu. Ticaretin sorunsuz gidebilmesi için sahillerin Türk hakimiyetine geçmesi önemliydi. I. Gıyaseddin Keyhüsrev Gıyâseddin Keyhüsrev, I. İzzeddin Keykâvus ve I. Alâeddin Keykubâd gibi Selçuklu sultanları, Venedikliler ve Kıbrıs Frankları ile ticareti karşılıklı düzenlenen antlaşmalar yaparak, Selçuklu ticaretini dünyaya yaymaya başladılar ve dünya ticareti ile bütünleştiler.

Anadolu’da kervansaray yapımı ilk olarak II. Kılıçarslan döneminde olmuştur. Bu sultandan sonra gelen sultanlar, servetlerinin büyük bir kısmını kervansaray inşası için harcadı. Araştırmaya göre Anadolu Selçuklu Devletine ait 97 kervansaray bulunmaktadır. (Salim Koca, Türkiye Selçuklularında Ekonomik Politika, s. 468.)


Kaynakça

Azimi, Azimi Tarihi, Selçuklular Dönemiyle İlgili Bölümler (H.430-538=1038/39-1143/44), (çev. ve nşr. Ali Sevim), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2006.

Anna Komnena, Alexiad, Anadolu’da ve Balkan Yarımadası’nda İmparator Alexias Komnenos Dönemi’nin Tarihi, Malazgirt’in Sonrası, (çev. Bilge Umar), İnkılap Kitapevi, İstanbul, 1996.

Çolak, Pelin Aydoğdu, I. Mesut Dönemi, Türkiye Selçukluları- Danışmendli İlişkileri, ASEAD, Cilt: 6, Sayı: 5, 2019.

İbn Bibi, El-Evamirü’l-Ala’iyye fi’l-Umuri’l-Ala’iyye (Selçukname), (çev. Mürsel Öztürk), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2020.

İbnü’l Verdi, (Bir Orta Çağ Şairinin Kaleminden), Selçuklular, (çev. Mustafa Alican), Kronik Yayınları, İstanbul, 2017.

Kafalı, Mustafa, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Erdem Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 22, 1996.

Koca, Salim, Türkiye Selçuklu Hükümdarlarının Temel İç ve Dış Politikaları ve Bu Politikalardan Güttükleri Amaçlar (The Fundamental Domestic and Foreign Policies of Anatolian Seljuk Rulers and Their Purposes), Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Sayı: 1, 2016.

Koca, Salim, Türkiye Selçuklularında Ekonomik Politika, Erdem Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 23, 1996

Köymen, Mehmet Altay, Süleymanşah ve Anadolu Selçuklu Devletinin Kuruluşu, Belleten Dergisi, Ankara, Cilt: 57, Sayı: 218, 1993.

Köymen, Mehmet Altay, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2019

Sevim, Ali, Merçil, Erdoğan, Selçuklu Devletleri Tarihi, (Siyaset, Teşkilat ve Kültür), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1995.

Togan, Zeki Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul, 1946.

Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2008, ss. 281-282.

Sevim, Ali, Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleymanşah, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990.

Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-namesi (952-1136) Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2019.


Mehmet Akif Akmeşe
Mehmet Akif Akmeşe
2000 Yılında Antalya da doğdu. 2022 Yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun oldu. Akdeniz Üniversitesi Tarih Yükseklisans eğitimine devam etmektedir. Yazar, Teoloji, Antropoloji, Arkeoloji, Felsefe ve Tarih ile ilgilenmekte...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz