Pazar, Ekim 6, 2024

Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut

-

EDİTÖR:
Fatma Sude Taşdelen

-

Taş duvarların arasında büyüyen küçük Barış’ın dünyasına mektupları aracılığıyla bir pencere açıyor roman bizlere. Feride Çiçekoğlu’nun bu dokunaklı eserinde, annesinin yanında hapishanede kalmak zorunda kalan beş yaşındaki bir çocuğun biraz hayal biraz gerçekleri içeren sözlerine odaklanıyoruz.

Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut, Feride Çiçekoğlu, metiskitap.com
“Barış’ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı ne de başı bulutlarda bir çınar. O gevrek sesiyle simitçi bile giremezdi oraya. Taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazen.” (s. 11)

Feride Çiçekoğlu, 12 Eylül sonrasında hapishanede geçirdiği süreçte tanıştığı bir çocuğun yani Barış’ın gözünden o karanlık dönemi aktarıyor. Romanda, Barış’ın çok sevdiği İnci’nin hapishaneden ayrılması üzerine ona yazdığı mektuplarla içten duygularını ve düşüncelerini okuyabiliyoruz.

Barış’ın Taş Duvarların Ardındaki Dünyası

Barış, annesiyle beraber hapishaneye gelmiş ve taş avluda kendi dünyasını kurmuş küçük bir çocuk. İnci ise onun bu dünyada sorularını bıkmadan yanıtlayan biricik arkadaşı. İnci hapishaneden ayrılınca Barış yazdığı mektuplarla ona ulaşmaya çalışıyor. Mektupların çoğuysa Barış’ın diğer kızlardan öğrendiğine göre demir kapılara takılıyor.

“Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi… Sen anlatmıştın, Pinokyo diye bir kukla varmış. Yalan söyleyince burnu uzuyormuş. Yalan söylersen senin de burnun büyür demiştin bana. Sen de yalan söyledin! ‘Seni bırakıp gitmem. Gidersem seni de götürmeye çalışırım.’ Hatırlıyor musun, böyle söz vermiştin. Ama ‘Hoşça kal,’ bile demeden gitmişsin. Ben uyurken.” (s. 15)

Mektuplarına cevap alamasa da yazmaya devam ediyor Barış. Böylece o karanlık ve soğuk dünya Barış’ın umut dolu sözleriyle aydınlanıyor. Çevresinde olanlara anlam veremeyip sürekli sorular soruyor. Bu sorularla okuru düşünmeye sevk ediyor.

Hapishanede annesinin de dahil olduğu koğuşta farklı suçlardan kadınlar yer alıyor. İnci’nin de içlerinde olduğu diğer koğuşta ise düşünce suçundan orada olanlar var. Bir türlü anlam veremiyor düşünmenin neden suç olduğuna ya da onun o masum mektuplarında neyin yasak olup da İnci’ye ulaşamadığına…

Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut, Uçurtmayı Vurmasınlar Filminden Barış.

Büyüklerin yaptıklarına da anlam veremiyor Barış. Mesela koğuş görevlilerinin özellikle de çok anahtarlı amcanın onun sorularından neden bu kadar korktuğunu anlayamıyor. En ufak bir sorgulamaya ve düşünmeye tahammülü olmayanların karanlık dünyası, küçük bir çocuğun aydınlık dünyasıyla hiçbir noktada buluşamıyor.

Taş avluda tutsak büyüyen Barış, bir gün avluya düşen bir kuş buluyor. Adını da Minik Barış koyuyor. Kuşa bakıp, büyütüyorlar. O zaman, büyüyünce kuşun uçup gideceğiyle yüzleşiyor. Kendi özgürlüğüne ket vurulan ve tutsak büyüyen Barış, bu noktada da bizi sözleriyle baş başa bırakıyor.

“Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş. Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?” (s. 88)

Kâğıt Üzerindeki Düşlerin Beyaz Perdeye Yansıması

Bir çocuğun iç dünyasını, hayallerini ve onun gözünden hapishane yaşamını okuyabildiğimiz Uçurtmayı Vurmasınlar 1989 yılında sinemaya uyarlanmıştır. 1986 yılında ilk basımı yapılan roman sınırlı bir okuyucu kitlesine ulaşabilmiş ve Barış’ın sesi duyulmamıştır. Beyaz perdeyle buluşmasıyla ise küçük Barış’ın sesi yükselmiştir.

Önce aslını yani kitabını okuyup sonra filmini izleyen biri olarak sizlerin de bu şekilde yapmasını tavsiye edebilirim. Kitap ve film arasında hikâyenin işlenişi açısından farklar bulunuyor. En önemlisi de kitapta Barış’ın ağzından mektupları okumanın verdiği duygu tahmin edersiniz ki çok farklı.

Ancak Feride Çiçekoğlu’nun da dediği gibi, kitabın bir bakıma şansı film haline gelmesi olmuştur. Böylece çok daha geniş kitlelerin bu hikâyeyi duyma şansı olmuştur.

“Bir çocuğun gözlerinden, duvarları kendi düşlerinde sorgulama olanağını daha fazla okura sunabilmek, filmin armağanı. Kitabın bu nedenle beyaz perdeye gönül borcu var.” (s. 9)
Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut, Uçurtmayı Vurmasınlar Filminden Barış ve İnci.

Göğümüzde Süzülen Uçurtmalar

Çayırlarda özgürce koşarak uçurtmasını uçuramayan Barış, bir çocuğun sahip olması gereken yaşamdan çok uzak olsa da onun sözlerinden umut hiç eksik olmuyor. Düşüncelerin sisle kaplandığı acımasız günlerde Barış’ın hayalleriyle etraftaki sisler dağılabiliyor.

Çocukça düşüncelerle bir anda düşsel mekânlara yolculuk yapabiliyor. Aslına bakılırsa bu çocukça düşüncelerin altında gerçeklere dair bir iz daima bulunuyor. Bazen bir kuşun özgürlüğü bazense gökyüzündeki uçurtmanın umudu simgelemesiyle…

Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut, Uçurtmayı Vurmasınlar Filminden Bir Sahne.

İlk kez taş avlunun göğünde İnci’yle beraber uçurtma gördüğünde Barış, onun ne olduğu bilmiyordu bile. Sonraki görüşünde askerler annesini hastaneye götürüyor. Annesi içerideyken Barış da bir askerle dışarıda bekliyor. Sonra bir uçurtma görüyor gökyüzünde. Uçurtmanın, hapishanedeki kendi gökyüzünden kaçtığını sanıyor Barış. Askere uçurtmayı vurmamasını söylüyor. Hani askerler kaçan olursa vururlarmış ya, o yüzden işte.

Son olarak hapishanenin gökyüzünde kocaman bir uçurtma daha beliriyor. Barış hemen çağırıyor kızları görmeleri için. Hep beraber uçurtmaya el sallıyorlar. Ama kimi zaman bir kitaptan kimi zamansa bir uçurtmadan korkan hapishane görevlileri, uçurtmaya el sallanmasından da endişeye kapılıyorlar. Uçurtmayı yok etmek için elinden geleni yapıyorlar. Başaramayınca ise uçurtmayı vurmalarını emrediyor hapishane müdürü. Ancak ne kadar uğraşsalar da çabaları işe yaramıyor. Uçurtmayı vuramıyorlar.

Uçurtmayı Vurmasınlar: Bir Çocuğun Gözünden Umut, Uçurtmayı Vurmasınlar Filminde Uçurtmaya El Salladıkları Sahne.

Uçurtmayı vuramayacağını anlayan zihniyetin başvurduğu yol Barış’ın hapishane arkadaşlarını –kızları- sürgün etmek oluyor. Ama onların gittiği her yerin göğünde uçurtmalar olurmuş, öyle söylüyorlar Barış’a. Barış’ın mektuplarındaki son sözleri ise “O uçurtmaları vurmasınlar İnci…” (s. 101) oluyor.

Savaş, düşmanlık, nefret ve ayrıştırmayla kurulan düzenlerin aksine; sevgi, barış ve herkesin eşit yaşayabildiği umut dolu günler için uçurtmayı vurmalarına izin vermeyelim. Uçurtmayı vurmasınlar, göğümüzde süzülsün özgürce…

“Uçurtmayı vurmasınlar, çocuklar uçurtma da uçurabilsinler diye…” (s. 12)

Kaynakça

  • Başaran, T. (Yönetmen). (1989). Uçurtmayı Vurmasınlar [Film]. Magnum Film.
  • Çiçekoğlu, F. (2023). Uçurtmayı Vurmasınlar. Can Yayınları.
Aybike Ezgi Kazdal
Aybike Ezgi Kazdal
2002 yılında İstanbul'da doğdu ve burada yaşamını sürdürüyor. Lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nde tamamladı. Kendi alanının toplumsal boyutuyla ağırlıklı olarak ilgilenmektedir. Bu sebeple İstanbul Üniversitesi'nde Sosyoloji eğitimine başlamıştır. Şehir planlama ve kentsel sosyolojinin yanı sıra edebiyat ve sanat hayatında önemli bir yere sahiptir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz