Her insan hayatının en azından bir gecesinde gökyüzüne bakmış ve yıldızlardan etkilenmiştir. Sonsuz karanlığı aydınlatan sayısız ışık hüzmesi. Ne kadar fazlalar ve uzaklıklarına rağmen ne kadar parlaklar…
Bu etkilenmenin hemen ardından birçok insanın zihninde benzer bir tümevarım oluşur: ‘Çok fazla yıldız var, güneş de bir yıldız; o zaman ben şu an farklı dünyalara bakıyor olabilirim.’ Sadece gökyüzüne bakarak bile sayısız yıldız görebiliyorken, nasıl oluyor da kimseye rastlamadık? Gökyüzünün bütün bu ihtişamına rağmen gerçekten de yalnız olabilir miyiz? Madem yalnız olmamız sadece gökyüzüne bakarken bile hayli ihtimal dışı hissettiriyor, o zaman herkes nerede? İşte Fermi Paradoksu bu ikiliğe mercek tutuyor. Gelin birlikte bakalım.
Fermi Paradoksu Nedir?
Fermi Paradoksu, evrenin büyüklüğü göz önüne alındığında neden hala hiçbir dünya dışı varlığa denk gelmediğimizi sorgulayan düşünce deneyidir. 20. yüzyılın ünlü fizikçilerinden Enrico Fermi‘nin yarattığı düşünce deneyi, basit bir soruyla vücut bulur: “Herkes nerede?” (2011)
Evrenin boyutlarını tam olarak bilemesek de bilim insanları evrenin boyutlarının 95 milyar ışık yılı civarında olduğunu tahmin ediyor. Bu insan zihninin kavrayabileceği mesafe algısını aşan bir uzunluk. Fakat içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi üzerinden daha hayal edilebilir bir hale getirmeye çalışacağım. Samanyolu Galaksisi 400 milyar yıldız barındırıyor. Fakat küçük bir eleme yapalım ve sadece güneş benzeri yıldızları sayalım. Bu noktada 380 milyar adet yıldız eleniyor ve geriye 20 milyar yıldız kalıyor. Eğer optimist davrandığımı düşünüyorsanız hesabın sonunu bekleyin. Bilim insanlarının tahminlerine göre bu yıldızlardan 5’te 1’i dünya benzeri boyutlarda ve yörüngelerinde güvenli yaşam kuşağında gezegen var. Bu gezegenlerin sadece %0,1’inde bile yaşam varsa Samanyolu Galaksisinde 1 milyon civarında gezegende yaşam olmalıdır. (2015) Peki nasıl oluyor da böylesi bir alanda kimseyle iletişime geçemiyoruz? Eğer etrafımızda gerçekten de başka canlılar varsa onları neden bulamıyoruz? Veya, onlar neden bizi bulamıyor? Yoksa bulmuş, fakat irtibata geçmiyor olabilirler mi?
Her güçlü paradoks gibi Fermi Paradoksu da yeni sorular doğuruyor. Paradoksun henüz net bir açıklaması yok. Fakat bazı olası cevaplar var. Kimi düşünürler insanlık hakkında karamsarken, bazıları ise hayli şanslı olabileceğimizi söylüyor. Gelin şimdi de Fermi Paradoksu‘nun genel kabul gören açıklamalarına bakalım.
Büyük Filtre Hipotezi
Büyük Filtre hipotezi paradoksun en geçerli olası açıklamalarından. Hipoteze göre evrende gelişim ve yayılma imkansıza yakın bir olasılık, zira gelişimin bir noktasında büyük bir engel var; Büyük Filtre. Düşünceye göre evrimleşen uygarlıkların gelişmesi ve uzayda yayılması için bu Büyük Filtre’yi aşması gerekiyor. Bunu başarmak ise Büyük Filtre’nin tanımı itibariyle, neredeyse imkansız. Bu sebeple uzay sandığımız kadar fazla uygarlık barındırmıyor.
Uygarlıklar gelişimlerinin bir noktasında Büyük Filtre’ye takılıyor. Büyük Filtre’nin tam olarak ne olabileceği kesin olarak bilinemiyor. Ama kısaca; uygarlıkların gelişimini engelleyen ‘o’ mutlak engel, olarak açıklanabiliyor. Her uygarlığın aşması gereken ve aşması çok zor olan bir filtre var. Bunun ne olabileceğine dair ise farklı görüşler mevcut. (1998)
Bilim dünyasında Büyük Filtre’yi aşmış olabileceğimiz de bir argümandır, Büyük Filtre’nin henüz gerçekleşmediği de. Büyük Filtre, bize bu kompleks zihinleri veren biyolojik evrimin kendisi olabilir. Eğer öyleyse filtreyi aşmışız demektir. Fakat henüz gerçekleşmemiş olan ve medeniyetin sonunu getirecek olan nükleer savaş da olabilecekken, iklim değişikliği de olabilir. Zira Büyük Filtre aslında gelişimin oluşması için geçecek süre içinde yaşanabilecek aksaklıkların ne kadar olası olduğunun bir vurgusudur.
Yani Büyük Filtre hipotezi bir istatistiki argümandır. Gelişmiş uygarlıkların oluşmasının başlı başına imkansıza yakın bir ihtimal olduğunu, fakat gelişmiş medeniyete ulaşsalar dahi yok olmalarının kaçınılmaza yakın olduğunu ileri sürer. Yani yıldızlar arası iletişim ve gezintiyi sağlayacak gelişmişlik ve teknolojiye erişmek imkansıza yakındır. Çünkü yolun üstünde devasa bir engel vardır. Bu demektir ki, evren ne kadar büyük ve ihtişamlı da olsa çok az sayıda gelişmiş uygarlık olabilir. Hatta biraz daha radikalleşirsek şunu söylemek mümkündür; evrende yalnız olabiliriz.
Hayvanat Bahçesi Hipotezi
Hayvanat Bahçesi hipotezi dünya dışı yaşamın var olduğunu, bizden haberi olduğunu ve bizi gözlemlediğini öne sürer. Başka medeniyetleri keşfedebilecek kadar gelişmiş uygarlıklar kendi varlığını riske atmamak için mesafesini koruyor, kasten iletişime geçmiyor ve bizi gözlemliyor olabilir. Bu fikir, hipotezin optimist tarafıdır. Aynı hipotezin radikal pesimist tarafı ise dünyanın koca bir laboratuvar oluşudur. Dünya dışı varlıklar üzerimizde deneyler üzerinden gözlem yapıyor olabilir.
Aynı hipotez içinde değerlendirilen bir diğer görüş ise önemsiz oluşumuzdur. Nasıl ki bizler günlük hayatımızda yolda yürürken kaldırımın kenarındaki karıncaya dikkat etmiyorsak, gelişmiş uygarlıklar da bize dikkat etmiyor. Varlığımızdan haberdarlar, fakat sahip oldukları gelişmişlik vesilesiyle biz aşırı önemsiz kalıyoruz. Bu yüzden hiçbir şekilde irtibata geçmiyorlar. Çünkü önemsemiyorlar.
Ücra Bir Yerdeyiz
Fermi Paradoksunu çözmek için kullanılan bir diğer açıklama ise Dünya’nın konumunun ücra bir yer olduğu görüşüdür. En yakın medeniyete bile çok uzak olan Dünya ile diğer medeniyetler ne kadar gelişseler de irtibat kuramaz. Çünkü Dünya ıssız bir yerdedir. Belki uzayın bazı bölgelerinde birden fazla uygarlık birbiri ile etkileşim halinde olabilir, fakat dünya ücra bir köşede tek başına dönmeye devam etmektedir.
Simülasyondayız
Bizden başka kimse yok çünkü evren böyle programlanmış. Bu fikir gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz yıldızların sadece bir görüntü olması ile solipsist bir zemine oturur. Zira aslında uzay yoktur. Uzay sadece yukarı baktığımızda gördüğümüz imajdır. Fakat oraya gittikçe o an var olur. Aynı bir oyun gibi, haritada oyunun geçmediği yerler o an var olmaz. Fakat oyuncu o bölgelere giderse bilgisayar hemen orayı oluşturmaya başlar. Yani koca bir yalnızlık değil, sürekli ve minik bir yalnızlık vardır. Üstelik teoride, bizi programlayanlar dilerse, uzaylılarla bir gün tanışabiliriz.
Sonuç
Fermi Paradoksu, evrende başka medeniyetlerin olma olasılığı ile onları gözlemleyemiyor oluşumuz arasındaki çelişkiyi dile getiren düşünce deneyidir. Bu yazıda sizlere, bu ikiliği ve olası cevapları bir bakıma açıklamaya çalıştım. Fakat problemin kökü daha derin bir felsefeye dayanıyor. Başlı başına böyle bir paradoksa sahip olmamız bile bizim hakkında bazı şeyler söylüyor. Yalnız oluşunu rasyonel bulmuyor insan. Yalnızlığına paradoks ismini veriyor ve bunun rasyonel olmasını reddediyor.
Fakat belki de bunun sebebi yalnızlıktan korkmamız değil. Bizi keşfetmeye iten merakımız doymuyor. Sadece merak ettiğimiz için arıyoruz, korkudan değil. Daha fazla bilgi, daha fazla arayış ve daha fazla problem. İnsanlık sürekli bir yere varmaya çalışırmışçasına gelişirken, aslında var oluyor. Sürekli arayış bizi tatmin ediyor. Karanlık ve dipsiz uzayın içinde bizi motive eden ve korkutan şey ne? Kimseyi bulamamış olmamız mı? Yalnız olma ihtimalimiz mi? İnsanlık bir gün başka medeniyetlerin varlığını kanıtlarsa, o gün rahatlayacak mı? Yoksa bu insanlık tarihindeki en kötü haber mi olacak? İnsanın arayışında “Fermi Paradoksu” adı altında yarattığı bu yalnızlık ikilemi aslında onun doğasını özetliyor. Yalnızlık bile bir araç. Merak denen güdüyü doyurmak için bahane oluyor ve insan tekrar soruyor: “Herkes nerede?”.
Kaynakça
- Hanson, Robin. (1998). ‘The Great Filter – Are We Almost Past It?’ http://mason.gmu.edu/~rhanson/greatfilter.html
- Krauthammer, Charles. (2011). ‘Are we alone in the universe?’ Washington Post, https://www.washingtonpost.com/opinions/are-we-alone-in-the-universe/2011/12/29/gIQA2wSOPP_story.html
- “Fermi Paradox – Where Are All The Aliens” Youtube, uploaded by Kurzgesagt – In a Nutshell, 6 May 2015, https://www.youtube.com/watch?v=sNhhvQGsMEc&ab_channel=Kurzgesagt%E2%80%93InaNutshell
Can selam ben Onat Yetis. Latife Ontuna’nin torunuyum. Serap abla iletti yazini. Cok guzel olmus eline saglik. Benim asagidaki gibi bir yorumum olacak.
Bana hipotezlerden buyuk filtre yakin gozuktu. Bence baska hayatlar olabilir kesifde edebiliriz ancak o teknolojiye sahip degiliz. Zamanla eger dunyayi yok etmeden insanlik devam etmeyi basarirsa bu kesifleri yapabilir. Bu rasyonel yaklasimim disinda biraz daha hayalci bir yaklasim yaparsam sunu demek isterim. Belki tum o gezegenlerde bizim buradaki hayatlarimizin paralelleri devam ediyor belki de bence, hayatta bu kadar sonsuz secenek ve ihtimal olmasinin evrenin bu sonsuzluguyla bir alakasi var.
Selamlar
Onat