Freud’a Dönüş
Hayatının son dönemlerinde yaptığı bir seminerinde Jacques Lacan, “Siz Lacancı olabilirsiniz ama ben Freudcuyum” ifadesini kullanır. Psikanaliz pratiğinin aslını anlamak ve gelişimini sağlamanın yolunun Freud’u anlamakta yattığını söyler. Lacan kendisinin psikanalize katkıları konusunda mütevazi bir tavır sergileyip, kendi katkılarının da Freud’un metinlerinden çıkarılabileceğini öne sürer. Freud’a dönüş hareketi, 1950’li yılların ortalarında tezahür etti. Psikanaliz, Amerikan toplumlarında büyük bir yankı uyandırmasıyla birlikte önemli ölçüde değişimlere uğramıştır. Lacan, Amerikan psikanalizinin (özellikle ego psikolojisi), Freud’un fikirlerinden ciddi şekilde saptığını düşünmektedir. Lacan, Amerikan psikanalizini, teoride ve pratikte psikanalizin öznesi olan bilinçdışının göz ardı edilerek ‘ego’ psikolojisine indirgenmesi ve Freud’un radikal keşiflerinin ihmal edilmesi nedeniyle eleştirmiştir. Bu nedenle Freud’un metinlerini yeniden inceleyerek, Freud’un orijinal fikirlerinden ne kadar uzaklaşıldığını göstermeye çalışmıştır. Freud sonrası psikanalistlerin, Freud’un bahsettiği bilinçdışını yanlış anladığını iddia etmiştir. Bilinçdışının yapısının dilin yapısına bağlı olduğu ve psikanalizin dil üzerinden anlaşılması gerektiği görüşündedir. Freud’a dönüş hareketinin temel amacı buna dayanmaktadır. 1961 yılında IPA (Uluslararası Psikanalitik Birliği)’nın SFP (Fransa Psikanaliz Derneği)’ni tanıması için Jacques Lacan ve Dolto’nun dernekten atılmasını ister. SFP üyelerinin çoğunluğuyla Lacan’ın aforozu gerçekleşir. Bu yaşanan hadiselerden ötürü seminerlerini Sainte-Anne Hastanesinden ayrılarak, École Normale Supérieure, École Freudienne de Paris ve hukuk fakültesi gibi yerlerde yapmıştır. Freud’un kavramlarını matematik ve topoloji gibi alanlardan da faydalanarak yeniden formüle etmeye başlamıştır. Psikanalistlerin kendi deneyimlerinin ve analizlerinin psikanalize büyük katkılarının olacağını; bu nedenle psikanalizin sürekli olarak gelişeceğine inanmıştır. Bu bakış açısıyla, Lacancı olmak yerine Freudcu olmanın psikanalizi zenginleştirmek ve geliştirmek için daha doğru olduğunu düşünmüştür.

Lacan, Freud’un psikanaliz kuramına dilbilimle yeni bir boyut kazandırmıştır. “Freud’a dönüş hareketi” olarak bilinen çalışmalarıyla psikanaliz camiasında dikkat çekmiş ve Freud sonrası psikanalistlerin çalışmalarına ciddi eleştiriler yöneltmiştir. Lacan, psişik oluşumu, dil ve yasayı temsil eden Öteki (Autre) arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Baba’nın Adı (Nom-du-père) öznede bastırmayı olağan kılan ve Öteki ile ilişkiyi düzenleyen bir kavramdır. Lacan, kültürel bağlamımız ile psişik yapılar arasında sıkı bir ilişki olduğunu öne sürer. Lacan, Freud’un geçmişteki vakalarını ve psikanaliz çalışmalarını yeniden yorumlamış ve “bilinçdışı dil gibi yapılandırılmıştır” ifadesiyle psikanalizin amacını ve yöntemini yeniden tanımlamıştır.

Freud’un teorisinin dilbilimsel ve yapısal yönlerine odaklanan Lacan, bilinçdışının dil (langage) ile ilişkili olduğunu savunur. Lacan’ın kuramı, psikanalizde yeni kavramlar ve çalışma alanları ortaya çıkarmıştır; bunlar arasında arzu, jouissance, imgesel, simgesel, gerçek, (Ö)teki (Autre), (ö)teki (autre), bilinçdışı özne, nesne a ve ayna evresi gibi terimler bulunmaktadır. Lacan, Freud’un benlik kavramını özne olarak yeniden yorumlamış ve psikanalizde bilinçdışının önemini vurgulamıştır. Lacan’ın Freud’a dönüş hareketi, psikanalitik kurama dilbilimsel ve felsefi yeni bakış açıları kazandırmıştır. Bu kuram, bilinçdışının dil gibi yapılandığını öne sürerek psikanalitik pratiğe ve teorik yaklaşımlara yeni bir yön vermiştir. Lacan, psikanalizin her bireyin kendine özgü olmasına odaklanıp, psikanaliz deneyiminin kişiye özgü olması gerektiği üzerine durmaktadır.
Lacancı Psikanaliz
Lacancı psikanalizin amacının, semptomu veya sorunları bastırmaya çalışmaktan ibaret olmadığı açıktır. Bu psikanalitik yaklaşımın odak noktası, analizanın bilinçdışının dil ile nasıl geliştiğini anlamlandırıp, analizanın bunu tanımasına alan açmaktır. ”Bir kişinin, herkesi rahatsız etmesi için samimi bir şekilde konuşma çabası göstermesi yeterlidir” (Lacan 1973-1974). ”Analizde bastırılmış olanın en büyük kısmı, diğer tüm yöntemlerle kıyaslandığında, en çok rüyalar yoluyla ortaya çıkar” (Freud 1923, s. 117). Lacan’ın analiz pratiği; analistin, analizanın konuşmasındaki boşlukları doldurmak yerine bu boşlukları dikkatle dinleyip duymaya ve anlamasına odaklanmaktadır. Birçok yönteme kıyasla, her bireyin özgün ve biricik doğasına odaklamıştır. Analistin tutum, yargı, beklenti ve kaygılarının analiz sürecine müdahale edebilme riskinden dolayı, psikanalizin kesin sonuçları yoktur. Lacan, analistin bilen özne pozisyonunu oynamasını ve analizanın bu pozisyona göre konum almasını şiddetle eleştirir. Lacan, daha da ileri giderek tedaviyi engelleyen en önemli unsurun bu olduğunu düşünmektedir. ”Analist, hem kendisinde hem de dış dünyada her zaman yeni bir şey keşfetmeyi ummalıdır” (Freud 1912, s. 117).” Her şeyi, psikanalizin ne olduğunu analizanlarımdan öğreniyorum” (Lacan 1976, s. 34).

Lacancı analiz, semptomları ortadan kaldırmayı ya da analizana mutluluk hali vermeyi ilk amaç olarak edinmez. Bu yaklaşım, analizanın kendini bir özne olarak inşa ederken dolanmış olduğu semptomları anlamayı amaçlar. Psikanaliz bunun sonucunda mutlu olmayı vadedemez. ”Seansların belirli bir uzunlukta olması kuralına titizlikle uymamız ve sergilediğimiz yansızlık, bizi belirgin bir şekilde eylemsizlik yolunda tutar ama bu eylemsizliğin bir sınırı vardır; aksi takdirde hiç müdahale etmezdik. Peki, bu noktada müdahaleyi imkansız hale getirip ayrıcalıklı kılmanın anlamı nedir?” (Lacan 2006, s. 314). Bir seansın bitişi, özne tarafından kaçınılmaz olarak kendi ilerleyişinin bir sonu olarak deneyimlenir. ”Öznenin, bu anın gelişini nasıl hesapladığını, bunu bir silah gibi nasıl tarttığını ve sığınacak bir yer bulmak için nasıl dikkatle izleyip beklediğini biliriz” (Lacan 2006, s. 313). Lacan, psikanaliz pratiğini yaparken o dönemler IPA (Uluslararası Psikanaliz Derneği) tarafından belirlenmiş olan 40-50 dakikalık süre kriterine uymamıştır. Kendi pratiğinde bazen saatlerce süren analizleri bazen de birkaç dakikada bitirdiği seansları olmuştur. Bu kısa seansları kendi kavramı olan ‘kesme’ ile sonlandırmıştır. Lacan’ın bu çalışma şekli psikanaliz camiası tarafından ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Bazı analistler Lacan’a gelen intihar semptomlu hastanın Lacanın ”kesme”sinden (seansın süresinin esnek bir şekilde kullanıldığı bir teknik) sonra intihar ederek (yalnızca mizahi bir varsayımdır) analizin hızlı sonuçlar vermesini iğnelemiştir. ”Belirli bir süre geçtikten sonra seansı kayıtsızca sonlandırmak, öznenin aciliyet anlarını kesintiye uğratır; bu, analizanın söyleminin sonuçlara hızla ulaşmak istediği anlarda ölümcül olabilir ve eğer misilleme amacıyla bir hile yapmaya zemin hazırlamıyorsa, yanlış anlamayı geri dönülmez hale getirebilir” (Lacan 2006, s. 314).

Lacancı psikanalizin temel hedeflerinden biri analizanı kendi egosunun dışında tutup, dışarıdan bir öteki gibi izleyebileceği bir alan açmaktır. Bu da Lacan’ın metaforu olan aynadaki imgeye değil de arkasında oluşan boşluğa bakmak için fırsat tanımaktadır. Temel hedeflerden bir diğeri, analizana dilin bilinçdışına açılan bir yol olduğunu göstermektir. Dilde ortaya çıkan durumlara bakarak, ötekilerin söylemleri ve analizanın arzusu arasında oluşan boşluğu görmesi amaçlanır. Analizan arzusuyla yüzleşme yaşar. Analizan artık arzusunu “sahip olunacak bir nesne” olarak görmekten ziyade onun kendi eksiğinin bir yansıması olduğunun farkına varır. Kendinde bulduğu her eksiğin de toplumsal bir yasanın içinden kendisine yüklendiğini görecektir. Genel hatlarıyla Lacancı psikanaliz, bir şeyleri iyileştirmekten ziyade onun nasıl oluştuğu ve ne anlama geldiğini analizanla birlikte keşfetmeyi amaçlar. Lacanın psikanalizi, analizanına radikal fırsatlar sunma iddiasında bulunmaz. ”Çabamız, analizan konumundaki kişiyle yeniden yapılandırmaya yönelik bir işbirliğidir” (Lacan 2007, s. 100).
Kaynakça
Freud, Sigmund. 1912. “Recommendations to Physicians Practicing Psycho-analysis.” In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, cilt 12, ss. 111–120. J. Strachey (ed. ve çev.). London: Hogarth Press.
Freud, Sigmund. 1923. “Remarks on the Theory and Practice of Dream-Interpretation.” In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, cilt 19, ss. 109–121. J. Strachey (ed. ve çev.). London: Hogarth Press.
Lacan, Jacques. 1973–1974. Séminaire XXI, Les non-dupes errent [Yayınlanmamış].
Lacan, Jacques. 1976. “Conférences et entretiens dans des universités nord-américaines.” Scilicet 6/7, ss. 5–63.
Lacan, Jacques. 2006. Écrits: The First Complete Edition in English. B. Fink (çev.). New York: W. W. Norton & Company.
Lacan, Jacques. 2007. The Other Side of Psychoanalysis: The Seminar of Jacques Lacan, Book XVII. R. Grigg (çev.). New York: W. W. Norton & Company.