Güneşin Damlaları Nedir?
Gözlerimizi her bir yeni oluşuma açtığımızda, görünmez güneşin damlaları ve 4 duvar arasında soluk bıraktığımız hayat tüm gerçekleri saçlarımıza dokunduruyor. Her yeni oluşum başlarken ipekten yaratılmış kirpiklerimiz nefes alıp veriyor, durgun göz bebeklerimiz ise huzur içinde ötüyor. Her birimizin yarattığı sonsuzlukta kurtarılmayı bekleyen bir ruh vardır. Ancak hıçkırıklarıyla boğulan taze ruhumuzu bizler sadece izlemek ile yetiniyoruz. Belki de bunun tanrının hikmeti olduğunu düşünüyoruz ve bundan dolayı yıpranmış ruhu göz ardı ediyoruz. Peki, güneşin damlaları nedir? Öncelikle bazı zamanlar üzülemeyecek kıvama geldiğimiz oluyor ve bir şekilde bedenimizi ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bu vakit güneş, biz fark etmesek bile kendinden ödün vererek gözyaşlarını süzebilmek için uğraşıyor ve ardından göz pınarlarından yaşlarını döküyor. Böylelikle de güneşin damlaları oluşmuş oluyor.
Turuncu güneş eskimiş pencerelerden yüzünü yansıtırken bedenlerimizi acınası bir şekilde göz ucu ile süzüyor. İşte tam bu zamanda yeni bir varoluş amacı ile konfor alanlarımızın her birini terk etmeliyiz. Tanıdık gelen fakat çıkaramadığımız (tarif edemediğimiz) bir hisle karşılaşıyor ve boynumuzu bükmeden ilerlemeye devam ediyoruz. Her gecenin iyi bir sabahı olacağına tüm gönlümüzce inanıyoruz. Eğer tahmin edildiği gibi tatmin edici bir gün ile karşılaşırsak o tanrının varlığının bir ışığıdır. Her geçen gün daha büyük bir inanç ile güneşi selamlıyoruz. Çünkü ürkek ruhumuz ancak böyle avutulur. Sahi daha kendimizi avutamıyorken bu çaba ne içindir? Ben inanıyorum ki ruhumuz hıçkırıklarından (gözyaşlarından) kurtulduğunda bedenimizde serbest bırakılacaktır. Ne de olsa mutsuz bir ruh bedeni de sağlam şekilde bırakamaz.
Umutsuz Bir Ruhu Nasıl Avuturuz?
Bir tutam inanç ve az miktarda güneşin damlalarını ekliyoruz. Gönlümüzce en içten dilekleri tutuyor ve ilahiye sunuyoruz. Sunduğumuz dileklerin karşılıksız kalmayacağını içimizden geçiriyor ve tebessüm takınıyoruz. Böylelikle her oluşumu baştan yaratan varoluş devreye giriyor ve gidişatı değiştirmek için ter döküyor. Peki, yeni ruhu nasıl karşılamalıyız?
Her yanı açık olan terasa geçip soluk yıldızların gölgesine uzanıyoruz. Başımıza hafif esen rüzgar bizi dinlendiriyor. Radyoda çalan melodi eşliğinde yeni ruha samimi bir şekilde selam veriyor ve ardından sırtını sıvazlıyoruz. Böylelikle hem masum küçük o ve yeni bizler oluşuma hazır duruma varıyoruz. Bundan sonrası sökülerek bize ulaşıyor. Tek gereken şey hayatımızda güneşin yerini belirlemek ve enerjisini kendimize çekebilmeyi öğrenmek. Fark edeceksiniz ki bir tutam mutluluk yaşamımıza pek çok etkide bulunacaktır. Diyebilecek çok fazla söz kalmadı, gözlerimizden süzülen tek yaş güneşin damlaları olsun. Göz pınarlarımız ise bu acımasız dünyada sadece sevinçten yaşarsın.