Felsefe ve din, Ortaçağ Arap Müslüman polimatları için iki önemli bilgi kaynağını teşkil eder. Felsefe ile din arasındaki temel farkın doğurduğu ontolojik ve epistemolojik ayrılıklar sebebiyle, Orta çağ İslam düşünce geleneğinde, özellikle Gazzâlî ve İbn Rüşd arasındaki tartışmada görüldüğü üzere, bu iki alan arasındaki etkileşim sıklıkla çatışma biçiminde kendini gösterir. Gazzâlî ve İbn Rüşd polemiğinin aksine, Fârâbî'nin siyaset felsefesi bağlamında, felsefe ile din arasındaki etkileşimin bir uyumlu birliktelik biçiminde yorumlandığı görülmektedir.
Orta Çağ'da felsefe dinle karşılaştığında filozoflar skolastik düşünceyi merkeze alıp vahiyle aklı birleştirmeye çabalıyorken Antik Yunan’ının önemli filozoflarını keşfeden İslam düşünürleri, Tanrı’nın varlığını felsefe ve mantık aracılığıyla açıklamaya çalışıyorlardı. Bu dönemde Aristoteles ve Platon'un yolundan giden İbn-i Sina ve Farabi dinin...