İslam filozoflarının düşünceleri tercüme yoluyla 12 ve 13. yüzyıllarda Batı’ya aktarılmıştır. İslam dünyasında olduğu gibi felsefi düşüncenin vahye uygunluğu Batı’da da tartışılmış ve bu yönde dönemin ünlü teologları tarafından reddiyeler yazılmıştır. Hristiyan vahyini korumak amacıyla ortaya çıkan reddiye türü bu eserler Ortaçağ Batı Düşüncesine canlılık katmıştır. İslam filozoflarına yönelik ilk reddiye Thomas Aquinas’a (1225-1274) ait Summa Contra Gentiles adlı eserdir. İslam filozoflarına yönelik özellikle Meşşâî filozoflara karşı bir diğer eser ise Errores Philophorum’dur. Bu eser Thomas Aquinas’ın öğrencisi Romalı Giles’e (1247-1316) aittir. Bir Ortaçağ Batı Düşüncesi ürünü olan Errores Philosophorum felsefe ve din çatışmasını gözler önüne seren bir çalışmadır. Hristiyan inancını Aristoteles’e karşı müdafaa eden bu eser felsefenin din karşısındaki konumunu da ortaya sermektedir.
Felsefe ve din, Ortaçağ Arap Müslüman polimatları için iki önemli bilgi kaynağını teşkil eder. Felsefe ile din arasındaki temel farkın doğurduğu ontolojik ve epistemolojik ayrılıklar sebebiyle, Orta çağ İslam düşünce geleneğinde, özellikle Gazzâlî ve İbn Rüşd arasındaki tartışmada görüldüğü üzere, bu iki alan arasındaki etkileşim sıklıkla çatışma biçiminde kendini gösterir. Gazzâlî ve İbn Rüşd polemiğinin aksine, Fârâbî'nin siyaset felsefesi bağlamında, felsefe ile din arasındaki etkileşimin bir uyumlu birliktelik biçiminde yorumlandığı görülmektedir.
İnsanlık, tarih boyu nereden geldiğini, nasıl evrelerden geçtiğini hep merak etmiştir. İnsan türü ve diğer canlı türleri birbirleri ile akraba idi. Daha sonra, coğrafi şartlar sonucu, bu bağlarda farklılık gözlemlendi ve türler birbirlerinden ayrı ve yeni özelliklere sahip oldu. İlk homo cinsi ağaçta iken, sonraları gelen homo cinsi iki ayak üzerinde duruyordu. Daha sonra süreç içinde bu homo cinslerinde akıl oluşmaya başladı ve yetenek kazandı. Zaman geçtikçe homo cinsleri mağaralarda yaşadı, ateş yakmayı, et pişirmeyi, mızrak ve taştan balta yapmayı öğrendi.
Din Felsefesi Nedir?
Tarihin pek çok döneminde gerek filozoflar gerekse din adamları ve inanalar arasında felsefe ile dinin birbirinden kesin bir çizgi ile ayrıldığını söyleyenler olmuştur. Bu noktada iki alanın her ne kadar ayrı olsalar...